muvazaa-borçlar-hukukunda-muvazaa

Borçlar Hukukunda Muvazaa

Muvazaa Nedir?

Muvazaa; irade ile beyan arasında iki tarafında isteyerek meydana getirdiği uygunsuzluklardan biridir. Muvazaanın sözlükteki anlamı danışık, danışıklık’tır. Bu yüzden kimi zaman doktrinde danışıklı işlem olarak da yazar. Muvazaanın genel olarak tanımı “Tarafların gerçekte yapmak istemedikleri bir anlaşmayı üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yaptıkları uygunsuzluk halidir.”

TBK md. 19/1 de muvazaanın açıklanması yapılmıştır: “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.”

Tarafların iradeleri ile beyanları arasında bir uygunsuzluk vardır. Bu uygunsuzluğu taraflar bilerek meydana getirmişlerdir. Aslında bu işlemi yapmak istememektedirler. Ancak beyanları bu yönde değildir. Asıl amaç üçüncü kişileri kandırmaktır.

Yargıtay 2010 tarihli kararında muvazaayı şöyle tanımlamıştır:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/1-275 E., 2010/327 K.

“…muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle, irade açıklamasında bulunan taraflar bu açıklamanın kendisine yapıldığı kişi, irade açıklamasının sonuç doğurmaması konusunda anlaşmışlar, yalnız gerçek bir hukuki işlemin bulunduğu görüşünü yaratmayı istemişlerse, muvazaadan söz edilir.”

Muvazaanın Unsurları

Yukarıda bahsedilen tanımlara göre muvazaanın üç ana unsuru vardır. Dördüncü unsuru ise muvazaa çeşitlerinden olan nitelikli muvazaanın bir unsurudur.

Görünürdeki İşlem

Görünürdeki işlem aslında yapılmak istenmeyen ama üçüncü kişileri kandırmak amacıyla yapılan ya da asıl başka bir işlem yapmak isterken üçüncü kişileri kandırmak amacıyla ondan asıl işlemden farklı olarak yapılan işlemlerdir. Görünürdeki işlem aslında muvazaalı işlemdir. İnsanları yanıltma amacı görünür işlemde yapılır.

Örnek olarak A, B’ ye mallarını satmak istemektedir. Ancak bunu üçüncü kişileri kandırmak amacıyla bağışlama olarak göstermiştir. Burada görünürdeki işlem bağışlamadır.

Muvazaa Anlaşması

Muvazaa tek taraflı yapılan bir işlem değildir. Bu yüzden tarafların muvazaa konusunda anlaşmış olmaları gerekmektedir. Muvazaalı işlemin aralarında herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda ikisinin de ortak beyanı olmalıdır. Taraflar görünürdeki işlemi aslında yapmak istemediklerine dair bir anlaşmadır.

Bu anlaşmada ya işlemin tamamının muvazaalı olduğu konusunda anlaşırlar ki buna tam muvazaa denir ya da işlemin belirli bir kısmının muvazaalı olduğuna karar verirler. Buna kısmi muvazaa denir.

Aldatma Kastı

Muvazaalı işlemin yapılış amacı zaten üçüncü kişileri aldatma kastıdır. Böyle bir şeye ihtiyaç duymamaları halinde muvazaalı işlem yapılmaz.

Gizli İşlem

Gizli işlem nispi muvazaanın bir unsurudur. Nispi muvazaada taraflar tarafından yapılmak istenen asıl bir işlem vardır ancak üçüncü kişileri aldatma maksadıyla görünürdeki işlemi yaparlar. İşte burada taraflar tarafından yapılmak istenen asıl işlem gizli işlemdir. Gizli işlem görünürdeki işlemin arkasına gizlenmiştir.

Muvazaanın Çeşitleri

Muvazaa mutlak (adi) muvazaa ve nispi (nitelikli) muvazaa olmak üzere ikiye ayrılır.

Mutlak Muvazaa

Mutlak muvazaa da taraflar herhangi bir işlem yapma iradesine sahip değiller ancak üçüncü kişileri aldatmak amacıyla bir işlem yapıyormuş gibi davranırlar. Görünürde bir işlem yaparlar. Amaç sadece üçüncü kişileri aldatmaktır.

En tipik örneklerinden biri malının haczedilmesinden korkan kişinin yaptığı muvazaadır. Mallarının haczedilmesinden korkan kişi (A) arkadaşına (B) mallarını satmış gibi davranır ancak aslında ortada böyle bir satış sözleşmesi yoktur. Mallar hala A’ya aittir. Bunu yapmalarındaki amaç icra memurunu ya da alacaklılarını aldatmaktır.

Mutlak muvazaada işlemi geçersizdir. Çünkü görünürdeki işlem tarafların iradeleri yönünde yapmak istedikleri bir işlem değildir. Sözleşmenin geçerlilik unsurlarından olan irade ile beyan aralarında uygunluk burada yoktur. Yani mutlak muvazaa mutlak butlanla geçersizdir.

Nispi Muvazaa

Nispi muvazaa da aslında yapılmak istenen bir işlem vardır. Ancak taraflar bu işlemi saklamak istemektedirler. Örneğin mirasını oğluna bağışlamak isteyen baba oğlu ile konuşur. Ancak kızının bunu duyup üzülmemesi için mallarını oğluna satıyormuş gibi yapar. Bu örnekte de görüldüğü gibi iki işlem vardır. Biri aslında yapmak istedikleri gizli işlem bir de üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yapılan görünürdeki işlemdir. Örnekte gizli işlem bağışlama iken görünürdeki işlem satış sözleşmesidir.

Bir diğer nispi muvazaa yapılan işlem ön alım hakkını engellemek için yapılan işlemdir. Önalım hakkını engellemek için kişi sahip olduğu malı üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla bağışlama gibi gösterip aslında gizli işlem olarak satış sözleşmesi yapabilir.

Nispi muvazaa işleminde bulunan görünürdeki işlem kesin hükümsüzdür (mutlak butlan). Çünkü tarafların iradeleri bu yönde değildir. Bu işlemi yapmak için aralarında anlaşmışlardır ancak gerçek iradeleri, yapmak istedikleri işlem bu değildir. Gizli işlem ise kanunun öngördüğü şekil şartlarına uygun bir biçimde yapılmışsa geçerlidir. Yapılmamışsa mutlak butlan yaptırımına tabiidir.

Nispi muvazaanın çeşitleri şunlardır:

Sözleşmenin Niteliğini Değiştiren Muvazaa

Yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi taraflar aslında yapmak istedikleri gizli işlemi görünürdeki işlemin arkasına saklarlar. Böylelikle yapmak istedikleri sözleşmenin niteliği değişmiş olur. Örneğin; gizli işlem satış sözleşmesi iken görünürdeki işlem bağışlama olabilir. Bunun tersi de mümkündür. Burada yapılan işlemin niteliği, bütün özellikleri değiştiği için aynı zamanda tam muvazaadır.

Sözleşmenin Konusunda veya Şartlarında Değişiklik Yapılan Muvazaa

Burada sözleşmenin niteliği tamamen değişmemiştir. Bunun için kısmi muvazaa olarak da adlandırılabilir. Taraflar yapmak istedikleri işlemi gerçekte yapıyorlar yani yapmak istedikleri ile yaptıkları sözleşme aynı ancak konusunu ya da şartlarını değiştirerek yapıyorlar.

Bu muvazaanın en çok karşılaşılan örneği bedelde muvazaadır. Bedelde muvazaada taraflar taşınmaz malın bedeli üzerinde değişiklik yaparlar. Tapuda ya anlaştıkları değerden daha az ya da daha fazla gösterebilirler. Örneğin evin fiyatını 300.000 TL olarak anlaşan taraflar taşınmaz satışında ödenen harcın bedelini düşürmek için tapuda evin fiyatı 200.000 tl olarak gösterebilirler.

Tarafların Kimliğinde Muvazaa

Burada da yapılmak istenen işlem ile yapılan işlem aynıdır. Ancak yapılan işlemin tarafları gerçekte olandan farklı kişilerdir.

Muvazaanın Hüküm ve Sonuçları

Muvazaada görünürdeki işlem geçersizdir. Tarafların iradeleri ile yaptıkları işlem uygun değildir. Tarafların irade ile beyan arasında uygunsuzluk olduğu için işlem hüküm ve sonuç doğurmaz. Butlan yaptırımına tabidir. Sözleşme baştan itibaren geçersizdir. Taraflar karşılaştığı zarar için zararının ödenmesini talep edemezler. Çünkü bu işlemi kendi isteği ile yapmıştır. İşlemin kesin hükümsüz olduğu her zaman ileri sürülebilir ve hakim de kendiliğinden nazara alır.

Ayrıca belirtmek gerekir tam muvazaa olan işlemlerde işlemin tamamı geçersizken kısmi muvazaa olan işlemlerde muvazaanın mevcut olduğu kısım geçersizdir.

Gizli işlem tarafların gerçek iradelerini yansıttığı için bu konuda bir problem yoktur. Ancak geçerliliği mevzusunda ise bir şekil şartı vardır. Eğer yapılan gizli işlem kanunun öngördüğü şekilde yapılmışsa geçerlidir. Ancak bu şekil şartlarına uyumamışsa geçerlidir. Örneğin taşınmazın bağışlanmasında sözleşmenin geçerli olması için resmi şekle tabiidir. Resmi şekil yazlı şekildir. Tapuda, tapu memuru önünde yapılmayan bir bağışlama sözleşmesi geçerli değildir. Yapılan bu gizli işlem de kesin hükümsüzdür.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi         2015/2446 E.  ,  2015/8543 K.

“…Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki (zahiri) işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır.
Şu halde, özellikle mevsuf (nispi) muvazaada ilke olarak görünüşteki işlemin altına saklanan ve tarafların içerik ve sonuçlarıyla birlikte gerçekleştirmek istedikleri işlem (gizli sözleşme) geçerlidir. Bu geçerliliğin, tarafların gerçek ve uygun iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklandığı ve onun, muvazaalı hukuki işlemin altına gizlenmiş olmasının, ilke olarak geçerliliğini etkilemediği her türlü duraksamadan uzaktır.
Ne var ki; muvazaada, gizli işlem şekle bağlıysa ve bu gizli işleme ilişkin irade açıklamaları şekle uygun yapılmamışsa, görünüşteki işlem yapılırken yasaların öngördüğü şekle uyulmuş olması, gizli işlemdeki şekle aykırılığı gidermez. Bu durumda, görünüşteki işlem tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından her hangi bir sonuç doğurmadığı gibi, gizli işlem dahi şekle aykırılıktan dolayı geçersizdir…”

Muvazaanın İspatı

İspat yükümlülüğü onu iddia edene aittir. Eğer olayda bulunan geçersizliği üçüncü kişi ileri sürüyorsa muvazaanın ispatını her türlü delille ispat edebilir. Çünkü üçüncü kişi tarafların muvazaalı işlem yaparken yanında bulunmadığı ve bunu da bilmediği için yazılı bir delil sunmasına gerek yoktur.

Ancak muvazaanın ispatını taraflardan biri yapacaksa ve yaptıkları işlem yazılı ya da resmi usullerle yapılmışsa ispatı ancak yazılı bir biçimde yapabilir.

Muvazaalı işlemin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği haller nelerdir?

  1. Yazılı bir borç kabulüne dayanılarak alacağın iyi niyetle kazanılması durumunda (TMK md.19/2)
  2. Tapu sicilindeki kayda güvenerek iyiniyetli ayni hak kazanılması durumunda
  3. Taşınır Malı Emin Sıfatıyla Zilyetten İyi Niyetle İktisap Edenin Korunması
  4. Muvazaalı Temsil Yetkisine Güvenen İyi Niyetli Üçüncü Kişinin Korunması
  5. Muvazaalı İşlemin Kesin Hükümsüzlüğünün (Butlanının) Dürüstlük Kuralına Aykırı Olarak İleri Sürülememesi

Muvazaanın Mümkün Olmadığı Haller

Resmi makamların dahil olduğu bazı işlemlerde muvazaa mümkün olmaz. Çünkü yapılacak işlemlere resmi makamların dahil olması kurucu bir nitelik taşır. Örneğin hakim önünde yapılan işlemlerde muvazaa mümkün değildir. Hakim ile tarafların muvazaa yönünde anlaşması söz konusu olamaz.

Özel nitelikli bazı işlemlerde de muvazaadan bahsedilemez. Yapılacak işlemlere devlet memurunun, resmi memurun katılması kurucu özelliği taşır.

Kısaca muvazaanın mümkün olmadığı durum örnekleri:

  1. Hakime yöneltilen mirasın reddi beyanı
  2. Evlenme sözleşmesi
  3. Resmi makamın taraf olarak katıldığı her türlü işlemler
  4. Evlat edinme

Kaynakça:

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu

Prof. Dr. Fikret EREN, Borçlar Hukuku Genel Hükümler,25. Baskı

Talih UYAR, Tasarrufun İptali Davası ve “Muvazaa”, “Nam-ı Müstear”, “İşletmenin Devri”, “Kanuna Karşı Hile” ve “Perdeyi Kaldırma Teorisi” , Ankara Barosu Dergisi, Yıl 2016, Cilt , Sayı 2, Sayfalar 343 – 403

İsmail ATAMULU, Türk Borçlar Hukukunda Muvazaa, Doktora Tezi, 2016


Yazar:

Bengisu ALTUNTAŞ

(İletişim)

(Arşivlenen Yazar)

1 thought on “Borçlar Hukukunda Muvazaa”

  1. Muvazaa nedir? Muvazaanın unsurları. Tam karşılığını ve detaylarını görmüş oldum emeğinize sağlık teşekkürler

Yorum bırakın

Yorumunuza yalnızca isminizi eklemeniz yeterlidir.

Yorum yaptığınızda, isminiz bir dahaki sefere hatırlatılmak üzere tarayıcınıza kaydedilebilir. Detaylı bilgi için Kullanım Koşulları ile Gizlilik ve Çerez Politikamızı okuyabilirsiniz. 

İÇİNDEKİLER
Scroll to Top