Hakimin Hukuki Sorumluluğu Nedir?
Hakimin hukuki sorumluluğu; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun üçüncü bölüm, ikinci ayırımda “Hakimin Hukuki Sorumluluğu” başlığı altında 46. madde vd. ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Hakimin yargılama sürecinde kanunda tahdidi olarak belirlenmiş eylemlerden birisini gerçekleştirmesine bağlı olarak birtakım zararlara neden olması halinde hakimin hukuki sorumluluğu doğabilecektir.
Hakimler, adaleti sağlamaya yönelik önemli kararlar veren bir konumda olması sebebiyle kendilerine sağlanan bağımsızlığa ve tanınan teminata rağmen diğer kamu görevlilerine kıyasla birtakım farklı sorumluluklara sahiptirler. Bu farklı sorumluluklar hukuki, disiplin ve cezai olarak ayrılmaktadır. Disiplin sorumluluğu Hakimler ve Savcılar Kanunu m. 62-81 arasında düzenlenirken ceza sorumluluğu ise Hakimler ve Savcılar Kanunu m. 82-98 arasında düzenlenmiştir. Hakimin hukuki sorumluluğu ise eskiden HUMK m. 573-576 arasında düzenlenirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesiyle birlikte m. 46-49 arasında düzenlenmektedir.
Amaç
Hakimler birtakım farklı sorumluluklara sahiptir çünkü hakimin verdiği her bir karara yönelik yargılanma tehdidinin artması halinde hakimin mesleğini bağımsız icra etme durumu etkilenecektir. Bu durum adalet hizmetinin doğru ve düzgün bir şekilde gerçekleştirilmesinin kesintiye uğrama ihtimalini artırmaktadır. Böylece hakimlerin serbestçe işlem yapıp, vicdani kanaatlerine göre karar vermesine engel olarak ürkek ve çekingen davranmalarına neden olabilecektir. Ancak hiç sorumlulukları olmaması durumu ise keyfiliğe neden olabileceğinden, bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46 ila 49. maddeleri arasında özel olarak düzenlenmiştir.
Hakimin hukuki sorumluluğu ise şu noktadan doğmaktadır. Anayasa m. 138/1’e göre “Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.” Ancak hakimler de birer insandır ve kararları verirken kusurlu hareket edebilir veya taraflara karşı birtakım zararlara neden olabilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda ise hakimin hukuki sorumluluğu müessesesi doğmaktadır. Bu sorumluluğu doğuracak sebepler HMK 46. maddenin birinci fıkrasında tahdidi olarak sayılmaktadır ve bu madde de 6 sebep öngörülmüştür. Ancak bu maddeyle birlikte hakimlerin daha ağır bir sorumluluk rejimiyle karşılaşmaları engellenmek istenmiştir.
Hakimin Hukuki Sorumluluğu Doğuracak Sebepler
Hakimin hukuki sorumluluğuna yol açan sebepler HMK madde 46/1’de sınırlı sayıda belirlenmiştir. Bu nedenle zarar gören tarafın hakimin hukuki sorumluluğuna dayanarak tazminat davası açabilmesi için maddede sınırlı olarak sayılmış sebeplerden birisinin varlığı gerekmektedir. Bu sebepler kıyas yoluyla genişletilemeyecektir. HMK madde 46/1’e göre hakimin hukuki sorumluluğu sebepleri şu şekildedir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Yargıtay Kararı
Hakimin sorumluluğu Yargıtay ilgili daireleri tarafından dikkatle incelenmekte ve daha net anlaşılması amacıyla bu sorumluluğu doğuran sebeplerin sınırlı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini kararlarında özellikle belirtmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/60 E. , 2019/879 K. , 17.09.2019 T.
“HMK’nın 46. maddesinin (a) bendine göre hakimin sorumlu tutulabilmesi için; … Hâkimin bu bent hükmüne göre hukuken sorumlu tutulabilmesi için kararın hukuka aykırı olması yeterli değildir. Hâkim hukuka aykırılığı taraflardan birini kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle yapmış olmalıdır.”
“HMK 46. maddenin (c) bendine göre hâkimin sorumlu tutulabilmesi için ise (a) bendinde olduğu gibi sübjektif bir unsura yer verilmemiş, fakat açıkça kanuna aykırılık şartı aranmıştır. Bir kanun hükmü farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin değilse, bir başka deyişle hâkim görüşünü hukuki dayanaklara ve bilimsel görüşlere dayandırarak farklı bir bakış açısı getirmiş veya delillerin takdirinden elde ettiği kanaat ile uyuşmazlığı sonuçlandırmış ise artık burada hâkimin sorumluluğundan bahsetmek mümkün değildir.”
“HMK 46/(ç) bendinde düzenlenmiş sorumluluk hâlinin doğması için de hâkimin kastına veya ağır kusuruna dayanan bir hareketinin varlığı şarttır. Bu nedenle tutanağa aykırı karar verilmesi hâkimin bir ihmalinden kaynaklanmış olsa bile, hâkimin kastı veya ağır kusur bulunmadığından sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.“
“(e) bendindeki hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması sebebine gelince;…
Kanunen kabul edilebilir bir dilekçeyi sebepsiz reddetmek, dilekçe hakkında kasten olumlu veya olumsuz bir karar vermemek, dilekçeyi sürüncemede bırakmak veya görülmeye hazır ve sırası gelmiş iken bir takım usul ve yasaya aykırı özürler beyanı ile kötü niyetle davaya devam etmemek örnek olarak sayılabilecektir. Bu bent hükmüne dayanan sorumluluktan bahsedebilmek için de hâkimin kastına dayanan bir hareketinin varlığı şarttır.“
Hakimin Hukuki Sorumluluğu Davanın Tarafları
Davanın taraflarını inceleyecek olursak; davacı, ilgili hakimin baktığı davada onun yargısal faaliyetinden zarar gören taraftır. Davacı, hakimin hukuki sorumluluğuna dair davasını bir vekil ile yürütmek isterse; vekil, bu konuda açıkça yetkilendirilmiş olmalıdır. Özel yetki olmadığı takdirde dava şartı eksik olduğundan dava usulden reddedilecektir. Bu durum HMK 115. maddede belirlenmiş olan hükümlere göre; dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün hallerden olması nedeniyle bu eksikliğin tamamlanması için kesin süre verilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/57 E. , 2019/645 K. , 13.06.2019 T.
“…1086 sayılı HUMK’da herhangi bir somut düzenleme olmaması nedeniyle 04.02.1959 tarihli ve 14/6 sayılı içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde çözümlenen hakimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine açılan tazminat davalarında vekaletname sorunu, 6100 sayılı HMK’nın 74. maddesinde somut bir norma bağlanmış, söz konusu norm ile vekaletnamede özel yetki bulunmaması halinde hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açılamayacağı kabul edilmiş ve bu husus aynı Kanun’un 114. maddesinin (f) bendi uyarınca dava şartı hâline getirilmiştir.”
Hakimin Hukuki Sorumluluğundan Doğan Dava Hangisine Karşı Açılır?
Davalı taraf ise HMK m. 46/1 uyarınca hakimlerin hukuki sorumluluğuna ilişkin tazminat davaları devlet aleyhine açılır denilerek belirtilmiştir. Ayrıca tazminatın devlet aleyhine açılmasına yönelik olarak Anayasa m. 40/3 uyarınca “Kişinin, Resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.” şeklinde belirtilmiştir.
Tazminat davasında söz konusu sorumlu hakimin konumu ise HMK m. 48/2’de “Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder” şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddede görüldüğü üzere hakim zorunlu ihbar edilen konumundadır. Bu nedenle hakim kendi fiilinden ötürü Devlet’e karşı açılan tazminat davasında fer’i müdahil olarak bulunacaktır. Yani söz konusu hakim davanın müdahil tarafı değildir. Eğer devlet tazminat davası sonunda çıkan kararı temyiz etmez ise, hakim davaya feri müdahil olduğu için tek başına kararı temyize götüremeyecektir.
Rücu
Bireylerin resmi görevlilerce gerçekleştirilen fiiller sebebiyle uğradıkları zararlar devletçe tazmin edilir denilmektedir. Bu davada taraf olarak devleti temsilen ise Adalet Bakanlığı gösterilmektedir. Dava devlet aleyhine sonuçlandığı takdirde devlet, davacı tarafa tazminat ödeyebilecektir. Bu tazminat ise HMK m. 46/3’e göre “Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.” Böylece hakimlerin birinci derece sorumluluğu değil devletin birinci derece sorumluluğu kabul edilmiştir. Hakim ise ikinci derecede sorumludur.
Devletin birinci derecede sorumlu tutulmasının nedeni ise hakimlerin doğrudan sorumluluk davası ile karşı karşıya kalmasına engel olmaktır. Ayrıca devletin sorumluluğunun doğması ile birlikte zarar gören kişinin zararının tam ve eksiksiz bir şekilde giderilmesi sağlanmıştır. Ancak devletin birinci derece sorumluluğun doğabilmesi için söz konusu durumun hâkimin yargısal faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirdiği fiiller ile sınırlı kalması gerekmektedir.
Tazminat Davasının Açılması ve Şartları
Hakimin sorumluluğundan doğan zararı karşılamak için tazminat davası açılmaktadır. Ancak bu sorumluluğu ileri sürebilmek için hakimin sadece kanunda sayılan bir kısım ağır hata ve davranışlarda bulunmuş olması gerekmektedir. Bu tazminat davası borçlar hukukunda ortaya çıkan Türk Borçlar Kanununun 49. maddesindeki ‘haksız fiilden doğan tazminat davasına’ çok benzemektedir. Çünkü haksız fiil dar anlamda düşünüldüğünde kusur sorumluluğu olarak anlaşılmaktadır ve fiil, zarar, illiyet bağı, kusur, hukuka aykırılık olmak üzere beş unsuru bulunmaktadır. Bu dava için ise kusur ve hukuka aykırılık unsurları birlikte değerlendirilerek HMK 46. maddede sınırlı sayılan sebepler incelenmelidir. Ek olarak HMK m. 46’da geçen sebeplere dayanarak hakime karşı tazminat davası açılabilmesi için davacının bir zarara uğraması ve uygun illiyet bağının varlığı gerekmektedir. Bu nedenle hakimin hukuki sorumluluğu şartları; HMK m. 46’da belirlenmiş kusurlu ve hukuka aykırı fiillerden birisinin varlığı, bunun sonunca bir zararın oluşması ve uygun illiyet bağının olması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2365 E. , 2018/1383 K. , 02.10.2018 T.
“Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; HMK’nun 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da birkaçının gerçekleşmesi, Hâkimin görevini yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu nedeniyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, kasten adalete ve yasalara aykırı karar verdiğinin, tevil ve tefsire ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından kanıtlanması gerekir.”
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Hakimin hukuki sorumluluğundan doğan dava için hangi mahkemenin görevli ve yetkili olduğu HMK 47. maddenin ilk fıkrasında belirlenmiştir. Bu maddeye göre Devlet aleyhine açılan tazminat davası:
- İlk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde;
- Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Dava, bu dairenin Başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinde yapılır.
- Verilen kararların temyiz incelemesi Hukuk Genel Kurulunca yapılır. Temyiz incelemesine, kararı veren başkan ile üyeler katılamaz.
Devletin tazminat ödemesi halinde ise HMK m. 47/2’ye göre Devletin sorumlu hakime karşı açacağı rücu davası, tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür.
Yargılama Usulü
Hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin davalarda genel olarak yazılı yargılama usulü uygulanmaktadır. HMK 48. maddedeye göre “Tazminat davası dilekçesinde hangi sorumluluk sebebine dayanıldığı ve delilleri açıkça belirtilir; varsa belgeler de eklenir.” Bu nedenle de yapılacak yargılama, dilekçede belirtilen sorumluluk sebep veya sebepleriyle sınırlı olacaktır.
Hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin dava açıldığı takdirde “Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder.” denilmektedir. Böylece HMK m. 61-62’de belirlenen genel kural; davanın üçüncü kişiye ihbarının ancak taraf talebiyle gerçekleşmesi iken hakimin hukuki sorumluluğunda mahkemenin resen ihbarına karar verilmiştir. Dava hakime resen ihbar edilmediği takdirde usule aykırılık oluşacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/149 E. , 2018/1712 K. , 15.11.2018 T.
“…dava dilekçesinde Hakim H… Y…’in yaptığı yargılama sebebiyle de maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulduğundan 6100 sayılı HMK’nın 48/2. maddesi gereğince davanın Hâkim H… Y…’e resen ihbar edilmesi gerekirken yargılamaya devam olunarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”
Hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin davaların hassas bir nitelik taşımasından dolayı kanun koyucu cezai hüküm koyarak buna ilişkin kötüye kullanmaları engellenmeyi amaçlamıştır. HMK m. 49/1’e göre “Dava esastan reddedilirse davacı, beş yüz Türk Lirasından beş bin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm edilir.” Bu nedenle davanın esastan reddedilmesi durumunda para cezası söz konusu olacaktır.
Sonuç
Sonuç olarak; hakimin hukuki sorumluluğuna gidilebilmesi ve devlet aleyhine tazminat davasının açılabilmesi için HMK m. 46’da tahdidi olarak sayılmış sorumluluk sebeplerinden bir veya birkaçının bulunması gerekmektedir. Yani hakimin hukuki sorumluluğuna yol açan sebepler yorum yapılarak genişletilemeyecektir. Bu sebeplerin ispatlanamaması ve bu sonuca varılmasının mümkün olmaması durumunda dava esastan reddedilmektedir. Hakimin hukuki sorumluluğu görevli mahkeme; sorumlu hakimin görev yaptığı mahkemeye göre Yargıtay ilgili hukuk dairesi, Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi ve Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesi olarak belirlenmiştir. Yapılacak yargılama sonunda davacı haklı bulunursa devlet tazminata mahkum edilebilecektir. Ancak devlet bu tazminatı ilgili hakime bir sene içerisinde rücu eder. Bu rücu davası ise tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür. Davacının haksız bulunması halinde ise davacı kanunda belirlenmiş olan disiplin para cezası mahkum edilmektedir.
Kaynakça:
-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
-Yargıtay Kararları
-Atalı/ Ermenek/ Erdoğan, Medeni Usul Hukuku
İlk derece sıfatıyla Yargıtay’ın vermiş olduğu karara karşı temyiz yolu hakkında biraz daha detay olsaydı daha iyi olabilirdi. Teşekkür ederim.
Rica ederim, güzel düşünceleriniz için teşekkürler.
Bir defasında böyle bir sorumluluk yolunu denemiştim. Hala neticelenmedi. Yazınız süreç hakkında yardımcı teşekkür ederm.