Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hukukif

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Genel Olarak

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun üçüncü bölümündeki ‘Karar ve Hüküm’ başlığı altında 231.maddede ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Bunun nedeni ceza yargılaması sonucunda verilecek olan hükmün hukuki olarak sonuç doğurup doğurmaması konusunda farklı bir neticeye varılmak istenmesidir. İlk olarak 2005 yılında Türk hukuk sisteminde uygulanmaya başlanan HAGB adli yargımızda sıkça kullanılmaktadır. ‘Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ne demek?’ sorusuna bakılacak olursa kısaca; yargılama sonucu mahkûmiyet kararı verilmiş sanığın CMK m.231’deki şartlara uygun davrandığı takdirde hakkında kurulmuş olan hükmün hukuki olarak sonuç doğurmayacak olmasıdır.

HAGB Nedir ?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da uygulamada sıkça kullanıldığı adıyla kısaca HAGB, CMK m.231/5’e göre; “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Şartları

 Suç ve Cezaya İlişkin HAGB Şartları

CMK m.231/5: “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.”  Bu maddeye göre hagb şartları şu şekildedir;

Hükmolunan cezanın; iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması:

Bu cümle uyarınca HAGB için hapis cezasının en fazla 2 yıl süreli olabileceği öngörülürken adli para cezaları açısından herhangi bir miktar belirtilmediğinden sınırlama getirilmemiştir. Bu maddede görüldüğü üzere hapis cezaları için sadece süre şartı aranırken, CMK m.231/14’te ve özel kanunlarda belirlenen istisnalar saklı kalmak üzere suçun niteliği konusunda herhangi bir şart aranmamaktadır. Yani kasten adam yaralama, hakaret, mala zara verme gibi suçlardan 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası alındığı takdirde de hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanabilecektir. Ancak burada önem arz eden bir diğer husus ‘hapis cezasının adli para cezasına çevrildiği durumlarda da HAGB uygulanabilir mi?’ sorusu olacaktır. Bu durumda HAGB uygulanamayacaktır çünkü bu yolun sadece adli para cezasına doğrudan hükmedildiği hallerde uygulanmak üzere olduğu belirlenmiştir.

HAGB kararı verilemeyecek suçlardan olmaması:

CMK m.231/14’e göre “Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.”

 Sanığa İlişkin HAGB Şartları

CMK m.231/6’da belirtildiği üzere;

Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması:

Buna göre eğer sanık hakkında daha önceden kasıtlı bir suçtan dolayı mahkûmiyet kararının bulunması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyecektir. Ancak yargılama süreci devam eden, daha kesinleşmemiş mahkeme kararlarının olması HAGB kararının verilmesine engel teşkil etmeyecektir. Burada aranan şart suçun kasıtlı suçlardan olup olmadığı iken süresine, hapis cezası mı yoksa adli para cezasına mı hükmedildiği hususlarına bakılmamaktadır. Ayrıca sanığın daha önceden taksirli suçlardan dolayı mahkumiyet hükmü alması HAGB açısından bir olumsuzluk oluşturmadığından dolayı HAGB kararı verilebilecektir.

Kasıtlı suçtan mahkumiyet ile alakalı olarak dikkat edilmesi gereken bir husus ise ‘adli sicilden silinme şartları oluştuğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecek midir?’ Yargıtay’ın içtihatlarıyla benimsediği görüş dahilinde verdiği kararlar göz önüne alındığında adli sicilden silinen veya silinme şartlarının oluştuğu halde silinmeyen kayıtlar bakımından da HAGB kararının verilebileceği görülmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu: 2017/1119 E. , 2020/349 K. , 07.07.2020 T.

“Objektif şartlardan diğeri, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan cezalandırılmamış olmasıdır. Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmakla birlikte adli sicilden silinme şartları oluşmuş mahkûmiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kanuni engel oluşturmayacak, ancak bu durum, sanığın suç işleme hususundaki eğilimini belirleme yönünden mahkemece değerlendirmeye tabi tutulabilecektir.”

Yeniden suç işlemeyeceği kanaatinin oluşması:

Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması gerekmektedir. Mahkemenin takdir yetkisine bırakılan bu durum Yargıtay içtihatlarıyla belirlediği usule göre sağlam gerekçelere dayandırılarak verilmelidir. Soyut, sübjektif gerekçeler yeterli olamayacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu: 2017/64 E.  ,  2019/273 K. , 02.04.2019 T.

“… hâkime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır. Ancak, sanığın yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki değerlendirmenin dosya içeriğine uygun, kanuni ve yeterli gerekçe içermesi ve bu gerekçenin hükümde yer alan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi, ertelenmesi ve takdiri indirim uygulamalarında dayanılan gerekçe ile çelişmemesi gerekir.”

Uğranılan zararın tamamen giderilmesi:

Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Buradaki zarar doğrudan doğruya suç nedeniyle uğranılan somut, belirlenebilir, maddi zarardır. Bu nedenle manevi zararlar bu kapsam dahilinde değerlendirilemeyecektir. Bu zararın miktarı taraflarca anlaşılamadığı takdirde mahkemenin değerlendirmesi sonucu belirlenir ve sanık tarafından veya sanığın bilgisi olması halinde söz konusu zararın 3.kişilerce tazmin edilmesi sağlanır.

Sanığın Kabulü:

CMK m.231/6-c devam cümlesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için sanığın bu hükmü açık beyanıyla kabul etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde HAGB kararı verilemeyecektir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Denetim

Genel Olarak

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,karar verilebilir.”( CMK m.231/8 )

CMK m.231/8’de açıkça görülüğü üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılması için denetim süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak bu süre Çocuk Koruma Kanunu m.23’e göre 18 yaşının altındakiler için 3 yıl olarak belirlenmiştir. Ayrıca mahkeme süresi 1 yılı aşmamak üzere bazı denetimli serbestlik uygulamalarına da bu madde kapsamında karar verebilecektir.

CMK m.231/10’a göre; sanık bu denetim süresi içinde herhangi bir kasıtlı suç işlemez ve diğer koşullara uygun davranırsa, açıklanması geri bırakılmış olan hüküm ortadan kalkacak ve sanık açısından herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacaktır. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması adli sicilde gözükmemektedir. Ancak yine de kontrol ve denetimin hakim ve savcılar açısından sağlanabilmesi için bu durum özel bir sicilde saklanmaya devam eder.

Ancak bu denetim süresi içerisinde sanık yükümlülüklerine aykırı davranır veya herhangi bir kasıtlı suç işlerse, CMK m.231/11 uyarınca açıklanması sonraya bırakılan hüküm mahkeme tarafından aynen ve içeriği değiştirilmeden açıklanacak ve sanık için hukuki sonuçları oluşacaktır. İkinci suç için aranan şartlar bu suçun kasıtlı suç olarak işlenmesi ve denetim süresi içerisinde gerçekleşmiş olmasıdır. Bu açıdan kesinleşme şartı aranmamakla birlikte, mahkemenin ilk hükmü açıklayabilmesi için ikinci suçun kesinleşmesi gerekmektedir.

Zamanaşımı

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması zamanaşımı konusunda birtakım düzenlemelere sahiptir. HAGB kararının kesinleşmesiyle birlikte dava zamanaşımı durmaktadır. Ancak Yargıtay bir ayrıntıya dikkat edilmesi gerektiği kararlarında özellikle belirtmiştir. Dava zamanaşımı sadece denetim süresince durmaktadır. Buna göre denetim süresi sonunda veya denetim süresi içinde kasıtlı suçlardan birisinin işlenmesi ya da denetimli serbestlik tedbirlerine hükmedildiği takdirde yükümlülükler ihlal ederse zamanaşımının tekrar işlemeye başlaması mümkün olacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu: 2014/193 E.  ,  2017/15 K. , 17.01.2017 T.

“Durma nedeni ortadan kalktığında zamanaşımı süresinin tekrar işlemeye başlayacağı gözetildiğinde, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacaktır.”

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve İtiraz

CMK m.231/12’e göre; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.” Bunun nedeni ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının bir hüküm olmamasıdır. Hüküm niteliği taşımadığından dolayı bu karara karşı kanun yolu ön görülmemiştir. Bu nedenle HAGB açısından istinaf veya temyiz yolu açık değildir ancak itiraz yolunun mümkün olduğu belirtilmiştir.

Olağan kanun yollarından olan itiraz CMK m.267-271 arasında düzenlenmiştir. Buna göre HAGB itiraz süresi 7 gündür. İtirazı inceleyecek merciinin hangi mahkeme olduğu ise CMK m.268/3’te ayrıntılı bir şekilde belirlenmiştir. HAGB itiraz, dosya üzerinden yapılan değerlendirme sonucu karara bağlanır. İtiraz merciinin sadece usul şartları olan CMK m.231 ile sınırlı kalmayarak esas hakkında da değerlendirme yapması mümkündür. Bu durum Yargıtay tarafından önceleri sadece şekli inceleme olarak kabul edilmişken; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.01.2013 tarih ve 2012/10-534 E. 2013/15 K. sayılı kararı ile önceden belirlediği içtihat görüşünden vazgeçerek artık bu yönde kararlar verdiği görülmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu: 2012/10-534 E.  ,  2013/15 K. , 22.01.2013 T.

“İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK’nın 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.”

Yargıtay Ceza Genel Kurulu: 2016/1354 E.  ,  2019/599 K. , 15.10.2019 T.

“Bu ve bundan sonra verilen birçok Yargıtay kararında; itiraz incelemesinin sadece 231/6. maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği ile sınırlı olmayacağı, bu inceleme kapsamında sübuta ilişkin değerlendirme de yapılabileceği vurgulanmıştır.”

HAGB ve Memuriyete Etkisi

Devlet memurları kanununa göre memur olabilmek için olumlu ve olumsuz birtakım şartlar gerekmektedir. Devlet Memurları Kanunu m.48/A-5’e göre; “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)(1) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak” şartı aranmıştır.

Bu madde kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyet görevine engel teşkil etmemektedir. Çünkü açıklanması geri bırakılan ceza hükmü, şartlar sağlandığı takdirde sanık açısından hukuki sonuç doğurmayacaktır ve maddede belirtilen olumsuz şartların kapsamına girmeyecektir. Kaldı ki HAGB kararı verilmesinin amaç olarak sanığın hukuki statü bağlamında herhangi bir olumsuzluk yaşamaması olduğu düşünülürse hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyet mesleğine engel oluşturması bir çelişkiye neden olacaktır. Sonuç olarak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyet görevinin yerine getirilmesine engel değildir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Cezanın Ertelenmesi

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması Ceza Muhakemesi Kanunu 231.maddede düzenlemiş iken, hapis cezasının ertelenmesi Türk Ceza Kanunu 51.maddede düzenlenmiştir. Bu nedenle muhteva olarak HAGB hem maddi hukuk hem de ceza muhakemesi kurumu iken cezanın ertelenmesi ceza infaz kurumudur. Bu iki kurum arasında birçok fark bulunmaktadır ancak en temel farklılık olarak hukuki olarak sonuç doğurması hususu belirtilebilir.

CMK m.231’deki şartları sağladığı takdirde mahkemece HAGB kararı verilebilir. Bu yolda sanığın şartları yerine getirmesi halinde davanın düşmesine karar verilir. Ancak bu durum hapis cezasının ertelenmesinde farklı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yolda koşullara uygun davranılması halinde verilmiş olan ceza, infaz kurumu dışında infaz edilmiş sayılacaktır ve mahkumiyet bütün sonuçlarını korumaya devam edecektir.

HAGB Sonuçları

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231.maddesinde geniş bir biçimde düzenlenmiştir. Cezası ağır olmayan suçlar için uygulanmak istenen bu kurumla; sanığa ikinci bir şans verilerek, şartları sağladığı takdirde bu suçtan hukuki olarak etkilenmemesi amaçlanmıştır. Türk Ceza Mahkemelerinde sıkça uygulanan bu kararın, önemli noktaları kısaca şu şekildedir:

  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanığın hukuki statüsünde bir sonuç doğurmamaktadır.
  • Ceza hükmü istinaf ve temyiz yolunun kapalı olması nedeniyle kesinleşmediğinden dolayı infaz kabiliyeti yoktur.
  • Denetim süresi yetişkinler açısından 5 yıl olarak uygulanırken, çocuklar için bu süre 3 yıl olarak belirlenmiştir.
  • Denetime ek olarak mahkemece sanık hakkında süresi 1 yıldan fazla olmayacak şekilde bazı yükümlülüklere ve güvenlik tedbirlerine karar verilebilir.
  • Sanık bu denetim süresi içerisinde şartlara ve yükümlülüklere uyarsa hakkındaki karar kaldırılacak ve dava düşecektir.
  • Özel bir durum olması sebebiyle adli sicilde gözükmemesi ve tekerrüre esas alınmaması kararlaştırılmıştır. Ancak adli sicilde görülmese de hakim ve savcıların bu tür durumları tespit edebilmesi için kendine has bir sicilde HAGB kararının saklandığı belirtilmelidir.
  • Sanık bu denetim süre içerisinde kasıtlı bir suç işler veya yükümlülüklere aykırı davranırsa hakkındaki açıklanması geri bırakılan hüküm mahkemece aynen açıklanır.
  • Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
  • HAGB itiraz yolu mümkündür ve 7 günlük süre belirlenmiştir. Ancak HAGB kararına karşı istinaf ve temyiz kanun yolları açık değildir.
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyet görevine istisnalar saklı kalmak üzere herhangi bir engel oluşturmamaktadır.
  • HAGB kararı verildiği takdirde ceza paraya çevrilemez veya ertelenemez.
  • Belirlenen denetim süresince dava zamanaşımı durur. Denetim süresi sonunda veya şartlarda aykırılık meydana gelmesi halinde zamanaşımı tekrar işlemeye başlayacaktır.

KAYNAKÇA:

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu

Şahin / Göktürk, Ceza Muhakemesi Hukuku 2, 9.Baskı

Centel / Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11.Baskı

YARGITAY Kararları,

Yorum bırakın

Yorumunuza yalnızca isminizi eklemeniz yeterlidir.

Yorum yaptığınızda, isminiz bir dahaki sefere hatırlatılmak üzere tarayıcınıza kaydedilebilir. Detaylı bilgi için Kullanım Koşulları ile Gizlilik ve Çerez Politikamızı okuyabilirsiniz. 

İÇİNDEKİLER
Scroll to Top