kadının beyanı esastır

Kadının Beyanı Esastır İlkesi

Giriş

Kadının beyanı esastır ilkesi ve ceza hukuku arasında bir bağ olduğu açıktır. Ceza hukuku devletin toplum üzerindeki en etkili ve en önemli denetim ve düzen aracıdır.  Ceza hukukuyla birlikte toplumda belli bir nizam oluşturulmakta ve bu sayede bireyler devlet tarafından korunduklarını bilmektedir. Bu düzenin sağlıklı işlemesi için de suçlara karşı gerekli yaptırımların uygulanması ve devletin üzerine düşen koruma yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekmektedir.

Cinsel saldırı ve cinsel taciz suçlarının da engellenemez şekilde ortaya çıkması ve mağdur ile failin arasında çoğu zaman tanıksız ve delilsiz şekilde meydana gelmesinden kaynaklı olarak yargı sisteminin faillerin bu boşluklardan yararlanarak cezasız kalmasını engellemek için benimsediği ilke de “kadının beyanının esastır” ilkesidir. Günümüzde sürekli tartışma konusu olan kadının beyanı esastır ilkesi yine de yargının her kararında uygulanmamaktadır.

Kadının Beyanı Esastır İlkesi Nedir ?

“Kadının beyanı esastır” ilkesi öz olarak hukuk alanında özellikle de ceza hukukunda kadınlara yönelik cinsel suçlar ve benzeri suç türlerinde tanıksız veya delilsiz olarak soruşturmanın başlatılması ve gerektiği takdirde sonrasında tanıksız ve delilsiz işlenmiş bu suçların yargılamasında kadının beyanının esas alınarak hüküm kurulması ve failin cezalandırılmasını sağlamaya yönelik bir ilkedir. Kadının beyanı esası ilkesi temelinin Yargıtay kararları üzerine olduğunu söyleyebiliriz.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2003/4048 Esas, 2004/2528 Karar sayılı kararında suç kanıtı aramanın bir çok olayın karşılıksız ve cezasız kalması gibi istenmeyen bir sonuca yol açacağı ve şikayetçinin başkasına zarar vermek için kendisine zarar vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığışeklinde belirttiği gerekçesiyle verdiği kararda kullandığı “her ne kadar delil olmasa da şikayetçi kadının beyanı esas alınarak sanığın cezalandırılmasına karar verildi” cümlesinden yola çıkılarak hukuk dünyasında benimsenmiş bir ilkedir.

Yargıtay’ın kararında üzerinde durduğu nokta da kadınların cinsel taciz veya cinsel saldırı suçlarına uğradıklarını ifşa etmelerinin kendileri için zorluk yaratacağına dikkat çekilmiş ve kadınların böyle durumlarda kendi öz hayatlarına da zarar verdiğinden hayatın olağan akışına uygun olmayacağından bahsedilmektedir. Yargının benimsediği bu ilkenin asıl amacı cinsel suçlarda bilhassa da cinsel taciz suçunda işlenen fiilin genellikle tanıksız, delilsiz, gizli ve sadece mağdur ve failin bulunduğu şekilde işlenmesi dolayısıyla suç kanıtı arama ile bu tür fiillerin cezasız bırakılmasının önüne geçilmesidir.

Yargı kadının beyanı esastır ilkesi ile ilgili kararlarında “cinsel suçlar doğası gereği geriye kanıt bırakmayan suçlardır, bu yüzden kanıt aradığımız durumlarda sanığın beraat etmesi kaçınılmazdır, öyleyse kanıtsız da ceza vermeliyiz” demektedir. Kadının beyanı esastır ilkesi sadece kadınlara özgü bir ilke değildir. Ceza hukukunda bakıldığında suçtan zarar görene ve mağdura cinsiyet ayırt edilmeksizin çocuk, erkek, kadın için de mağdurun beyanı esastır ilkesi esas alınmaktadır. Kadının beyanı esastır ilkesi CMK gereği etkin soruşturma yürütülmesi için de gerekli bir ilkedir.

İstanbul Sözleşmesi Ve Kadının Beyanı Esastır İlkesi

Cinsel suçlar için benimsenen kadının beyanı esastır ilkesi,  6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNA İLİŞKİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ ile de karşımıza çıkmaktadır.

 6284 Sayılı “İstanbul Sözleşmesi” madde 30’da tedbir kararının verilmesi hususunda 3.fıkra “Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir.” denilmek suretiyle mağdurun beyanının tedbir kararı içinde esas alındığını göstermektedir. Şiddet tehdidi altında olduğunu beyan eden kadın, ilave delil aramaksızın koruma mekanizmalarına dahil edilmektedir.  Bu mekanizmaların işletilmesinde de kadının beyanı esastır ilkesi önemli bir rol oynamaktadır.

Kadının beyanı esastır ilkesi cinsel ve şiddet suçlarında saldırıya uğradığını veya şiddet gördüğünü beyan eden mağdurların delil yetersizliği varsa bile bu beyanlarının esas alınarak hızlı şekilde tedbir kararı verilerek mağdurların koruma altına alınmasını, olay üzerinde harekete geçilmesini, kovuşturma aşamasına geçilmesi ve hatta bu beyanın yargılama aşamasında delil niteliği de taşıması anlamındadır. Belirtmek gerekir ki bu ilke “kadın ne beyan ediyorsa o doğrudur veya kadının her beyanı doğrudur” demek değildir. Hukuk için ve toplumda düzenin sağlanması için ortada atılan iddianın ciddiye alınarak ivedilikle soruşturmaya başlanması, mağdurun koruma altına alınması ve gerekirse kovuşturma ile devamı sağlanarak failin ceza almasını amaçlamaktadır.  İddianın aksi her zaman ispat edilmektedir.

Cinsel Suçlarda Mağdur Beyanının Delil Değeri Ve Kadının Beyanı Esastır İlkesi İle İlişkisi

Yargıtay ve doktrin esas olarak mağdurun beyanının delil değerini tespit ederken mağdurun yaşı, kişiliği, ruh sağlığı, kendi içinde verdiği beyanlarla çelişip çelişmediği, fail ve mağdurun arasındaki ilişki, ahlaki durum ve sanığında da savunmalarıyla çelişip çelişmediğini esas alarak hüküm verir. Cinsel özgürlüğü ihlal eden suçlarda da verilen mahkûmiyet hükümlerinde çoğu zaman delil ve tanık olmasa dahi kadının/çocuğun beyanlarının esas alınarak hüküm verilebilmektedir. Bakıldığı zaman cinsel saldırı ve cinsel taciz suçları da gizli gerçekleşmekte ve bu suçlardan geriye görgüsüyle tanık olabilecek kimse kalmamaktadır. Suçun mağdurunun ise beyanları hâkimde suçun oluştuğu kanaatini uyandırmaktaysa bu suç cezalandırılmalıdır. Yargıtay’ın son yıllarda verdiği kararlarla bu mağdur beyanlarının delil sayılabilmesi için aradığı bazı nitelikler bulunmaktadır. Bu ölçütler;

  • Mağdurun beyanı hayatın olağan akışına aykırı olmamalıdır.
  • Mağdur beyanları tüm aşamalarda samimiyetinde şüpheye düşürmemeli. Tutarlı olan iddiaları içermeli ve beyanlar ayrıntılı ve istikrarlı olmalıdır.
  • Mağdur ile sanık arasında iftira atmayı gerektirecek bir husumet bulunmamalıdır.
  • Mağdur beyanının güvenilirliğini sarsacak herhangi bir veri elde edilmemelidir.
  • Mağdur yaşadığı olayı hemen, araya zaman girmeden tanıklara anlatmalıdır. Mağdur anlatımları bu konuya ilişkin tanık beyanları ile doğrulanmalıdır. Eğer doktor raporu varsa mağdurun beyanları ve bu rapor da birbirini doğrulamalıdır.
  • Mağdurun iddiaları, kendi onur ve namusunu ilgilendiren konularla ilgilidir. Bulunulan beyanların arkasında başka herhangi bir neden yatmamalıdır. 

Kadının beyanı esastır ilkesi yargı kararlarında benimsenirken yukarıdaki ölçütler hakimler tarafından dikkate alınmaktadır. Hakkaniyetin sağlanması ve aynı zamanda mağduriyetin giderilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Mağdurun beyanı ise şüpheye düşürecek şekilde ise sanıklar için mahkûmiyet kararı verilmesi uygun değildir.  Ancak eğer işlenen cinsel suçta veya şiddet ve benzeri suçlarda tanık yoksa ve suçun doğası gereği de delil bulunmuyorsa yukarıdaki ölçütler gereğince mağdurun beyanı esas alınarak delil niteliği kabul edilebilecektir.

Kadının Beyanı Esastır İlkesi Ve Masumiyet Karinesi Arasında İlişki

Masumiyet karinesi suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü olarak kabul edilemeyeceği suçsuzluk ilkesi olarak da kabul edilen ilkedir.  Masumiyet karinesi evrensel bir hukuk kuralıdır. Bu ilke ile sanıkların korunması/ değil hukukun devamını sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu karine Anayasa madde 38’de de “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” denilerek kabul edilmiştir. AİHM tarafından da kabul edilen masumiyet karinesi uygulanırken sanığın savunma hakkı göz önünde tutulmaktadır. Kadının beyanı esastır ilkesi ile masumiyet karinesinin çelişip çelişmediği konusunda ise; sanığın savunma hakkı gibi sahip olması gereken temel haklar ile mağdurun hakları arasında menfaat dengesinin gözetilmesi gerekmektedir. Sanığın masumiyet karinesinden yararlanması gerektiği kadar mağdurun da adil yargılanma hakkını kullanması gerekmektedir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 5. Ceza Dairesi  2006/1043 E. 2006/1460 K. “Mağdurenin tüm aşamalardaki samimiyetinden şüpheye düşülecek bir tutarsızlık görülmeyen iddialarına, bunu doğrulayan 25.12.2001 tarihli tutanak içeriğine, mesajların gönderildiği telefon hattının sanığa ait olmasına göre sanığa isnad edilen suçların sübuta erdiğinin anlaşılması karşısında, mahkumiyetine karar verilmesinin gerekeceği…”

Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/8542 E.  ,  2019/11684 K. “Yargılama sırasında şikayetinden vazgeçen mağdurenin çelişkili ve tutarsız beyanları, savunma, mağdure tarafından kovuşturma evresinde kabul edilen yazışma içerikleriyle sanık müdafisinin temyiz dilekçesi ekinde yer alan yazışma muhtevasının mağdurenin soruşturma evresindeki beyanına aykırı oluşu ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın, mağdurenin rızası dışında konutuna girerek cinsel ilişkide bulunduğuna dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle mağdureye gönderdiği tespit edilen mesaj içerikleri nedeniyle eyleminin kül halinde tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyeti hükümleri kurulması”

Yargıtay Ceza Genel Kurulu   2013/14.MD-97 E. , 2013/331 K.Mağdurenin beyanlarının aşamalarda tutarlı ve istikrarlı olduğu, olaydan hemen sonra durumu tanıklar M.Ö.ve M. N.Ö..’e anlatıp şikayetçi olduğu, sanığa iftira atması için geçerli hiçbir neden bulunmadığı, dinlenen tanıkların mağdurenin beyanlarını doğruladığı…”

Yukarıdaki kararlarda da görüldüğü üzere çeşitli yargı kararlarında kadının beyanı esastır ilkesi kabul edilebilmektedir. Yargıtay kadının beyanının şüpheye düşürmeyecek şekilde tutarlı olmasını, sanığa iftira atması için yeterli hiçbir neden bulunmadığı gibi nedenleri esas alarak kadının beyanını sanığın mahkumiyetinde kesin delil olarak kabul edilmiştir.


Kaynakça :

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun

“Kadının Beyanı Esastır ” : Çok Bilinmeyenli Bir Denklem, Av. Seher Kırbaş Canikoğlu , s.32

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi

Türk Ceza Kanunu


Yazar:

Burcu ERALİ

(İletişim)

(Arşivlenen Yazar)

1 thoughts on “Kadının Beyanı Esastır İlkesi”

  1. Kadınlar toplumda çok eziliyor çocuklarda hayvanlarda neredeyse erkekler dışında kalan tüm canlılar eziliyor diyebilirim.güçlü olanın güçsüzü ezdiği.fakat bu bir ahtır.bu ahı almayın.ve kadınları koruyan tüm canlıları koruyan yasalar çıkarılması çok iyi emeklerine sağlık.bir erkek güçlüdür .ama kızı güösüzdür.bir gün biricik kızı yada çok sevdiği annesi bir erkek tarafından zarar görmemesi için yasaların güçsüzleri koruyan ve güçlendiren hale gelmelidir.Allah katında da kadınlara yapılan zulum affedilmezdir.emeği geçen herkeze sonsuz teşekkür ederim.kadınları koruyan yasaları onaylıyalım.kadın köle değil.evini temizlet kendine baktır.çocuk doğuttur sonra istediğin gibi eziyet edip .kapıya atamazsın.bizim yüce devletimizin yüce insanlarının çıkartığı yüce yasalar var.kadını koruyan herkeze sonsuz sevgiler

Yorum bırakın

Yorumunuza yalnızca isminizi eklemeniz yeterlidir.

Yorum yaptığınızda, isminiz bir dahaki sefere hatırlatılmak üzere tarayıcınıza kaydedilebilir. Detaylı bilgi için Kullanım Koşulları ile Gizlilik ve Çerez Politikamızı okuyabilirsiniz. 

İÇİNDEKİLER
Scroll to Top