Genel Olarak
Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin kanunda belirtilen diğer mal rejimlerinden birini tercih etmemeleri halinde tabi oldukları yasal, asıl mal rejimidir. Mal rejimi yasal mal rejimi ve seçimlik mal rejimi olarak ikiye ayrılır. Ayrıca kanunda belirtilen bazı durumlar halinde olağanüstü mal rejimi esas alınmaktadır. Olağanüstü mal rejimiyle alakalı düzenlemeler ise TMK.md.206 ‘ da yapılmıştır.
Mal rejimi sözleşmesi evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Sözleşme noterde onaylama ve düzenleme şeklinde yapılabilmektedir. Taraflar dilerse, evlenme başvurusu sırasında tercihte bulundukları mal rejimini yazılı bir şekilde evlendirme memurluğuna bildirebilirler. Eşler istedikleri mal rejimini seçmekte özgürdürler ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçmeleri zorunludur ve kanunda yazılı sınırlara göre değiştirebilir veya kaldırabilirler. Kısaca mal rejimi hususunda genel hükümler bu şekildedir.
Yürürlüğe Girme Tarihi
Peki yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi ne zaman yürürlüğe girmiştir?
01.01.2002 tarihiyle yürürlüğe giren yeni Medeni Kanunla birlikte edinilmiş mallara katılma rejimi de yürürlüğe girmiştir. Eski Medeni Kanunumuza göre yasal mal rejimi olarak kabul edilen mal rejimi, mal ayrılığı rejimi idi. Böylece yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olarak kabul edilmesiyle mal ayrılığı rejimi de seçimlik mal rejimi grubunda olan mal ortaklığı ve paylaşmalı mal ayrılığı rejimlerinin yanında yer almış oldu. 01.01.2002 tarihinden sonra evlenen çiftler yasal olarak mal ayrılığı rejimi yerine edinilmiş mallara katılma rejimine tabi oldular. Bu tarihten önce evlenenler ise, yeni kanunun yürürlüğe girmesiyle bir yıl içinde farklı bir mal rejimini tercih etmemeleri halinde 01.01.2002 tarihi itibariyle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler.
Örneğin; 16.10.2000 yılında evlenmiş bir çiftin yasal olarak mal ayrılığı rejimine tabi olmaları gerekmekteydi. Fakat eşler, yeni kanunun yürürlüğe girmesiyle bu tarihten başlayarak bir yıl içinde tercih etmek istedikleri mal rejimini beyanda bulunmadıkları takdirde 01.01.2002 tarihinden itibaren edinilmiş mal rejimine, bundan önceki süre zarfı içinse mal ayrılığı rejimine tabi olacaklardır.
Edinilmiş ve Kişisel Mallar
Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin kişisel malları ve evlilik birliği içinde edindikleri malları dikkate almaktadır. Edinilmiş mal, her eşin edinilmiş mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettikleri malvarlığı değerleridir. Bu kapsama giren mallar; eşlerin çalışmasının karşılığı olan edinimler, sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurumu ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzeri yaptığı ödemeler, çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, kişisel malların gelirleri, edinilmiş malların yerine geçen değerler şeklinde TMK.md.219 ‘da belirtilmiştir. Fakat SSK/SGK veya sosyal yardım kuruluşlarının yardım amacı ile yaptığı ödemelerle çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatların tamamı edinilmiş mal sayılmaz. Bu ödemeler sonrasında eşin geri kalan ömrü boyunca ödemeler irat olarak bağlansaydı değeri ne kadar olacak idiyse o kadarı kişisel mal, geri kalan miktar da edinilmiş mal olarak sayılır. Bir malın hangi eşe ait olduğu eğer tespit edilemiyorsa, edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir.
Kişisel mallar ise TMK.md.220 hükmüne göre ; eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya , mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya eşin sonradan miras yoluyla veya herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevi tazminat alacakları, kişisel malların yerine geçen değerler olarak kabul edilmiştir .Edinilmiş mallara katılma rejiminin önceliği ilk olarak eşler arasındaki edinilmiş mal ve kişisel mal ayrımını yapmaktır. Böylece eski Medeni Kanunundaki yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejiminin yaşattığı haksızlık ve eşitsizliklerin önüne geçilmiştir. Zira mal ayrılığı rejiminde maddi olarak katkıda bulunamayan eş, birliğin giderlerine emeği ile katılmış olsa dahi hak sahibi olamıyordu.
Mal Rejiminin Sona Ermesi ve Tasfiye Anı
Tasfiyenin gerçekleşmesi içinse öncelikle eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekmektedir. Mal rejimini sona erdiren haller TMK.md.225 ‘ de sayılmıştır.
Bunlar; eşlerden birinin ölümü veya bir başka mal rejiminin kabulüdür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejiminin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erdiği ifade edilmiştir. Ayrıca ölüm karinesi de mal rejimini sona erdiren nedenlerden biridir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolmayla gaiplik kararının verilmesinde ise son haber alma tarihinden başlayacak şekilde mal rejimi, yasa gereği resen sona ermektedir.
Mal rejimin son bulma halleri bunlar iken tasfiye anı dediğimiz süreç ancak tasfiye davasının karar tarihi ile başlamaktadır. Buna bağlı olarak hak kayıplarının önlenmesi için malların değerleri de tasfiye anındaki değerleriyle hesaplanır. Çünkü eşler boşanmış olsalar ya da kanunda belirtilen sebeplerle evliliklerini sona erdirmiş olsalar bile tasfiye davasının uzun sürdüğü haller, hak sahibi eşlerin zarara uğramasına yol açabilir. Bu nedenle, tasfiye sırasında mal değerlerinin hesaplanması uygun görülmüştür. Tasfiye esnasında edinilmiş mallar dikkate alınmaktadır. Eşlerin kişisel ve edinilmiş mallarının ayrımı yapıldıktan sonra artık, her bir eşin artık değerinin bulunması gerekmektedir. Artık değerin hesaplanmasıyla birlikte eşlerin katılma alacağı bulunmuş olur.
Eşlerin Katılma Alacağı Miktarı Nasıl Hesaplanır ?
Artık Değer
Katılma alacağı, eşlerin edinilmiş mallarının artık değerlerinin hesaplanmasıyla ortaya çıkan değerin yarısıdır ve ayni değil parasal bir haktır. Artık değer ise, eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlarda dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerlerinden bu mallara ilişkin borçların çıkarılmasıyla geriye kalan miktar şeklinde tanımlanmaktadır ve değer eksilmesi göz önünde bulundurulmaz. Bir başka deyişle hesaplanacak edinilmiş mallara ilişkin aktif ve pasif değerler belirlenip, aktiflerden pasiflerin çıkarılmasıyla bulunur. Sonunda bulunan artık değer eşler arasında paylaştırılır.
Aktif Değer
Aktif değer, edinilmiş mallar ve edinilmiş mallara eklenecek değerlerin toplanmasıyla bulunur. Edinilmiş malların kapsamının TMK.md.219 ‘da belirtildiğini söylemiştik .Ancak kanun koyucu örneklerde herhangi bir sınırlama yapmamıştır. Edinilmiş mallara eklenilecek değerlerden bahsedersek, bunlar karşılıksız kazandırmalar, diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan devirleri sayabiliriz. Eşlerden biri karşılıksız kazandırmaların aktif değer hesaplamasına katılmasını diğer eşten talep edebilir. Ve yahut bu talebini üçüncü kişilere karşı ileri de sürebilir. Eğer eşler edinilmiş maldan kişisel malına zamanında katkı yapmışsa tasfiye anında kişisel malındaki değer artış oranına göre edinilmiş maldan yapılan katkının oranı belirlenir ve katkı miktarı aktif değerlerin hesaplanmasında edinilmiş mallar kısmına yazılır.
Örneğin, evlenmeden önce bir daire sahibi olan eş evlendikten sonra kazandığı maaşıyla biriktirdiği paralarla dairesine tadilat yaptırırsa bu para, kişisel mallara giden edinilmiş malların karşılıkları kapsamında değerlendirileceğinden tasfiye sırasında denkleştirme yapılır. Böylece evin tasfiye anındaki değerindeki artış oranına göre, yapılan tadilat masraflarının karşılığı hesaplanır.
Pasif Değer
Pasif değerler ise değer artış payı, edinilmiş mallara giden kişisel malların karşılıkları ve edinilmiş malların borçlarının toplanmasıyla hesaplanır. Değer artış payı TMK.md.227 ‘de düzenlenmiştir.TMK.md.227 hükmüne göre eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır. Değer kaybı olduğu takdirde ise başlangıçtaki katkı payı esas alınır. Kişisel maldan edinilmiş mala yapılan katkı karşılığı ise tasfiyede denkleştirme yapılırken edinilmiş maldaki değer artış oranına göre kişisel maldan yapılmış olan katkı miktarı hesaplanır.
Buna örnek olarak; Eşlerden biri evlenmeden önce aldığı dükkanın geliri ile evlendikten sonra araba almıştır. Daha sonra dükkanını satarak arabanın bakım masraflarını karşılamak üzere harcamıştır. Kişisel malların gelirleri edinilmiş mal olarak değerlendirildiği için eşin kişisel malından edinilmiş malına yaptığı katkı tutarı tasfiye sırasında arabanın değerindeki artış oranına göre hesaplanacaktır.
Eşlerin her birinin aktif ve pasif değerleri hesaplandıktan sonra yasal artık değer oranına göre aralarında paylaştırılır. TMK.md.236 hükmüne göre her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Ancak zina ve hayata kast nedeniyle boşanma durumunda hâkim kusurlu olan tarafın artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
KATILMA ALACAĞI : (Edinilmiş mallar + Edinilmiş mallara eklenecek değerler + Kişisel mallara giden edinilmiş malların karşılıkları) – (Değer artış payı+ Edinilmiş mala giden kişisel malların karşılıkları + edinilmiş malların borçları) = “ÇIKAN SONUÇ YARIYA BÖLÜNÜREK EŞLER ARASINDA KARŞILIKLI TAKAS EDİLİR VE TEK BİR ALACAK HAKKI DOĞMUŞ OLUR.”
Genel hatlarıyla edinilmiş mallara katılma rejimi bu şekildedir. Mal rejiminin sona ermesiyle birlikte tasfiye anında eşlerin katılma alacağı yukarıda belirtildiği üzere hesaplanır ve katılma alacağı karşılıklı takas edilerek tek bir alacak haline gelir. Son olarak katılma alacağının ve değer artış payının derhal ödenmesi eşe güçlük verecekse ödemenin uygun bir süre için ertelenmesi de talep edilebilir.
KAYNAKÇA
-Kılıçoğlu , Aile Hukuku, 2019 , 4.Baskı
-Medeni Kanun
-Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Artık Değerin Hesaplanması ve Paylaştırılması , Ankara Barosu Dergisi 2014 Sayı -1