Küçüklerin evlat edinilmesi, aralarında kan hısımlığından doğan soybağı bulunmayan ana – baba ile küçüğe soybağı kuran bir yoldur. Kan hısımlığından doğan bir bağ olmamasına rağmen kişi ile küçük arasında bu yolla bir bağ kurulur. Türk Medeni Kanunu (TMK), küçüklerin evlat edinilmesi belirli hükümlere tabi tutmuştur.
Küçüklerin Evlat Edinilmesi Genel Koşulları
TMK evlat edinmenin koşullarını, evlatlığın küçük ya da ergin ve kısıtlı olması şeklinde ayırmıştır. Burada küçüklerin evlat edinilmesinin koşullarına ve bu hükmün doğurduğu sonuçlara yer verilecektir.
TMK m.305’ te ergin olmayanların yani küçüklerin evlat edinilmesi hakkındaki koşullar genel olarak açıklanmıştır. Buna göre; bir küçüğün evlat edinilmesi evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Burada amaçlanan evlat edinmenin sağlam temellere dayandırılmasıdır. Yani evlat edinen ile evlat edinilen arasında kan bağına dayanan soybağını aratmayacak şekilde bir yakınlık kurulması önemlidir. Bu sebeple kanun koyucu bir süre belirterek (bir yıl) evlatlık ilişkisi kuran kişi ve küçüğe deneme süresi öngörmüştür.
Böyle bir sürenin verilmesi önemlidir zira özellikle evlat edinenin bu yükümlülükleri hakkıyla yerine getirip getiremeyeceğine ilişkin bir düşünceye varmasını sağlar. Bu süre geçmeden evlat edinme mümkün değildir. Aynı zamanda şunu da belirtmek gerekir ki bir yıllık sürenin geçmesi evlat edinme zorunluluğu da doğurmaz.
Bir yıllık sürenin bakım ve eğitim koşuluyla geçirildiği her türlü delille kanıtlanabilir. TMK m.305’ in amacından hareket edilecek olursa, evlat edinen ile evlat edinilenin aynı konutu paylaşmış olması koşulu aranmıştır. Böyle bir birliktelik yaşanmadan evlat edinecek olanın evlat edinmek istediği küçüğe bir yuvada, yurtta bakmış olması; küçük bu gibi kurumlarda yaşarken onun sadece eğitim ve sağlık gibi ihtiyaçlarının karşılanması evlat edinme için yeterli sayılmamaktadır.
Belirtmek gerekir ki TMK m. 305 evlat edinmede evlat edinenin değil evlat edinilenin yararını ön planda tutmuştur. Aynı zamanda evlat edinenin diğer çocukları hakkaniyete aykırı olarak zedelenemez. Burada evlat edinilenin yararından farklı olarak diğer çocukların yararının zedelenmemesinde “hakkaniyete aykırı olmama” ölçüsüne yer verilmiştir.
Birlikte Evlat Edinme
Bu husus TMK m.306’ da birlikte evlat edinmenin kimler için geçerli olduğu kapsamında hüküm altına alınmıştır. Buna göre birlikte evlat edinme ancak eşler için mümkün olmaktadır. Yani evli olmayan iki kişi birlikte evlat edinemez. Örneğin iki kardeşin evlat edinmesi mümkün değildir. Madde “evli olmayanların birlikte evlat edinemeyeceklerini” hükme bağlamıştır. Burada maddenin amacının eşlerin tek başına evlat edinmelerine ilişkin bir yasak getirmek olduğu söylenemez. Sadece “Birlikte evlat edinmek kimler için mümkündür?” konusu ortaya konmuştur.
Eşlerin birlikte evlat edinilmesi süre ve yaş koşuluna bağlanmıştır. En az beş yıldan beri evli olan ya da otuz yaşını doldurmuş olan eşler birlikte evlat edinebilir. Burada eşlerin kendilerinin çocuk sahibi olmaları için belirli bir süre (beş yıl) öngörülmüştür. Bu süre içinde çocuk sahibi olmaları durumunda evlat edinme kararından vazgeçmeleri durumu da doğabilir, düşüncesiyle hareket edilmiştir.
Birlikte evlat edinmede süre koşulu ya evliliğin beş yıllık olması ya da eşlerin otuz yaşını doldurmuş olmaları şeklinde belirlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrası, bir eşin diğerinin çocuğunu evlat edinmesinde süre ve yaş koşulundan ödün vermiştir. Bir eşin diğerinin çocuğunu evlat edinebilmesi için eşlerin en az iki yıl evli olması ya da evlat edinecek olan eşin otuz yaşını doldurmuş olması gerekir.
Belirtmek gerekir ki birlikte evlat edinme mutlak bir kural değildir. Yukarıda söylendiği üzere TMK m.306/3 ve TMK m.307’ de tek başına evlat edinme mümkündür.
Tek Başına Evlat Edinilebilir mi?
TMK m.307 tek başına evlat edinmeyi mümkün kılmıştır. Ancak bunun için belirli şartlar öngörmüştür.
TMK m.307/1’ e göre evli olmayanların yani bekârların evlat edinebilmesi için otuz yaşını doldurmuş olmaları gerekir. Otuz yaşını doldurmuş ve evli olmayan birey tek başına evlat edinebilir.
TMK m.307/2’ ye göre ise eşlerin birlikte evlat edinmesi kuralının bir istisnası mevcuttur. Burada evli kişilerin tek başına evlat edinmelerinin nasıl olabileceğine yer verilmiştir. Bir eşin tek başına evlat edinmesi için başka şartlar da aranmıştır. Bunlar evlat edinmek isteyen eşin otuz yaşını doldurmuş olması; diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun olması, yine diğer eşin iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi, eşlerin mahkeme kararıyla iki yılı aşkın bir süreden beri ayrı yaşamakta olması gerekir.
Burada belirtilmesi gereken noktalar vardır. Maddede sözü geçen “diğer eşin iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi” gaiplik kararını şart koşmaz. Gaiplik kararı olmadan diğer eşin iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesinin kanıtlanması küçüğün evlat edinilmesi için yeterlidir. Yine belirtilmesi gereken bir başka nokta ise iki yılı aşkın süreden beri ayrı yaşama fiili bir ayrı yaşama değil, mahkeme kararıyla verilen bir ayrı yaşama halidir.
Küçüğün Rızası ve Yaşı
TMK m.308 evlat edinilecek küçükle ilgili koşulları hükme bağlar. Buna göre evlat edinen ile evlat edinilen arasında en az on sekiz yaş olması şarttır. Küçüklerin evlat edinilmesi için arada on sekiz yaş ve daha fazla yaş farkının olması gerekmektedir. Ayrıca birlikte evlat edinmede bu yaş farkı eşler için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Böyle bir yaş farkının konulması hem evlat edinen hem de evlat edinilen küçük açısından bir aile ortamı oluşturulması ve çeşitli suistimallerin önlenmesi adına önemli bir durumdur.
Maddenin 2.fıkrasında evlat edinilen küçük eğer ayırt etme gücüne sahipse burada küçüğün rızasının alınmasının şart olduğu belirtilmiştir. Yasa küçüğün rızasının alınmadan evlat edinilmesini yasaklamıştır. Bu hüküm emredici bir hükümdür ve dolayısıyla ayırt etme gücüne sahip küçüğün rızası alınmadan küçük evlat edinilemez.
Vesayet altındaki küçükler için ise küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına bakılmaksızın evlat edinme için vesayet dairelerinin izni alınmalıdır.
Madde küçüğün evlat edinilmesinde küçüğün yasal temsilcilerini dışlamış değildir. Yani küçüğün ana-babasının da rızası koşuluna yer verilmiştir (TMK m.309). buna göre küçük velayet altında ise TMK m.309 gereğince ana-babasının rızası aranacaktır; vesayet altında ise küçük ayırt etme gücüne sahip olsun ya da olmasın vesayet dairesinin izni alınacaktır.
Ana ve Babanın Rızası
Şekil
TMK m.309, şekil kenar başlığı altında küçüğün evlat edinilmesinde ana ve babanın rızasını hüküm altına almıştır. Burada evlat edinilen küçüğün ana ve babasının rızası koşuluna yer verilmiştir. Yani velayet altındaki bir küçük ancak ana ve babasının rızası alınarak evlat edinilebilir. Rıza her iki taraftan da alınmalıdır. Sadece annenin ya da sadece babanın rızasının alınması yeterli değildir. Ana ve babanın rızası birlikte alınmalıdır. Taraflardan birinin rızasının diğerine üstünlüğü gibi bir durum söz konusu değildir.
Rızaları alındıktan sonra ana ve baba, rızalarını mahkemeye bildirirler. Bu konuda iki yetkili mahkeme vardır. Bunlar küçüğün ya da ana ve babanın oturdukları yer mahkemesidir. Küçüğün veya ana ve babanın yerleşim yerleri farklı ise oturdukları yer mahkemesine başvurmaları yeterlidir.
Ana ve babanın rızası örtülü değil açık olmalıdır. Örtülü rızanın kabul edilmesi mümkün değildir. Maddede belirtilen bir başka durum ise ana ve babanın rızalarını belli bir evlat edinen için verebilecekleri gibi, gelecekteki belirsiz bir evlat edinen için de verebilecekleri durumudur.
Küçüğün Asgari Yaşı – Rızanın Geri Alınması
TMK m.310’ da küçüğün evlat edinilmesinde ana ve babanın rızalarını ne zaman verebilecekleri durumu hükme bağlanmıştır. Buna göre ana ve baba küçüğün doğumundan altı hafta geçmediği takdirde küçüğün evlat edinilmesine rıza gösteremezler. Yani küçüğün evlat edinilebilmesi, ana ve babanın da buna rıza gösterebilmeleri için küçüğün doğumundan altı hafta geçmesi zorunludur. Yeni doğmuş bir çocuk doğumundan altı hafta geçmeden evlat edinilemez ve evlat edinilmesine rıza gösterilemez.
Maddede belirtilen bir diğer husus ise rızanın geri alınmasıdır. Burada ana ve baba verdikleri rızadan geri dönebilir, rızalarını geri alabilirler. Ancak rızanın geri alınabilmesi için bir üst süre vardır. Ana ve babanın verdiği rıza tutanağa geçirilme tarihinden itibaren altı hafta içinde geri alınabilir. Bu süre geçtikten sonra rıza geri alınamaz. Rızanın verilmesi ya da geri alınması mahkemeye yazılı veya sözlü irade açıklaması şeklinde gerçekleştirilir.
Rızanın geri alınması bir defayla sınırlıdır. Yani ana ve baba rızayı bir kez geri aldıktan sonra tekrar rıza verirse verilen bu ikinci rıza artık geri alınamaz.
Rızanın Aranmaması
TMK m.311 ana ve babanın rızası aranmadan evlat edinmeyi hükme bağlamıştır. Bu hallerden birisi ana veya babada bulunuyorsa o kişinin rızası aranmaz. Rızası aranacak kişi bu hallerden biri mevcut olmayan kişidir. Ana veya babanın rızası aranmadan evlat edinme şu iki halde olabilir:
- Ana ve babanın kim olduğu veya uzun süreden beri nerede oturduğu bilinmiyorsa veya ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun bulunuyorsa,
- Ana ve babadan biri küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmiyorsa,
Gerekli özenin gösterilmemesi TMK m.348 b.2 gereğince velayetin kaldırılma sebebidir. Ancak velayetin kaldırılmamış ya da velayetin kaldırılması düzeyinde bir özensizlik yoksa bile rıza aranmaz.
Ana ve babadan birinin rızasının aranmadan evlat edinmeye karar verilmesi halinde kararın rızası alınmayan ana ve babaya yazılı olarak mahkemece bildirilmesi öngörülmüştür. Bu husus TMK m.312/3’ te belirtilmiştir.
TMK m.312 rızanın alınmaması için mahkeme kararı konusunu “karar” kenar başlığı altında hükme bağlamıştır. Maddenin 1.fıkrasına göre küçük evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilmiş ve ana-babadan birinin rızası eksikse; evlat edinen veya evlat edinmeye aracılık kurumunun istemi üzerine ve küçüğün kuruma yerleştirilmesinden önce küçüğün oturduğu yer mahkemesi evlat edinilmesine ana ve babadan birisinin rızasının gerekip gerekmediğine karar verir.
Diğer hallerde ana ve babadan birinin rızasının aranıp aranmayacağına evlat edinme işlemi sırasında karar verilir.
Ana ve babadan birinin küçüğe gerekli özeni göstermemesi nedeniyle rızasının aranmayacağı hallerde buna ilişkin kararın kendisine yazılı olarak bildirilmesi gerekir.
Küçüklerin Evlat Edinilmesi Hüküm ve Sonuçları
TMK m.314’ te evlat edinmenin hüküm ve sonuçları yer almaktadır. Maddede yer verilen hususlardan ilki ana-babaya ait hak ve yükümlülüklerin evlat edinene geçmesidir. Ana – babanın velayetle ilgili hak ve yükümlülükleri evlat edinme sonucu evlat edinene geçer.
Evlat edinilen küçük evlat edinenin yasal mirasçısı olur. Ancak evlat edinen evlat edindiği küçüğün yasal mirasçısı olamaz. Burada bir mirasçılık ilişkisi doğmuştur fakat bu tek yönlü bir mirasçılıktır.
Evlat edinilen küçük evlat edinenin soyadını alır. Evlat edinen ise isterse evlat edindiği küçüğe yeni bir ad verebilir.
Birlikte evlat edinme durumunda ayırt etme gücüne sahip olmayan bir küçük evlat edinilmişse, küçüğün nüfus kaydında ana-babasının adı olarak evlat edinen eşlerin adı yazılabilir. Bu hükmün uygulanabilmesi için evlat edinilen küçüğün ayırt etme gücünün olmaması; edinenlerin de evli ve birlikte evlat edinmiş olmaları gerekir.
Evlatlık ilişkisi evlatlığın kendi ailesi ile olan bağlarını koparmaz. Örneğin evlatlık kendi ailesindeki mirasçılık haklarına da sahiptir. Yani evlatlığın kendi ailesi ile olan bağlarının devam ettirilmesi söz konusudur. Burada evlatlığın miras ve başka haklarının zedelenmemesi amacı vardır.
Evlat edinmeyle ilgili her türlü kayıt, bilgi ve belge mahkeme kararı olmadan veya evlatlık istemeden hiçbir şekilde açıklanamaz.
Kaynakça:
Kılıçoğlu, Aile Hukuku, 2019, 4.Baskı
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu