Genel Olarak Fiil Ehliyeti
Fiil ehliyeti, MK 9. maddede de belirtildiği üzere, kişinin kendi fiiliyle hak edinebilmesi ve borç altına girebilmesi, bunlara son verebilmesi ya da bunlar ile hukuki sonuç meydana getirebilmesidir. Bu ehliyete kişi doğuştan sahip olamaz. Ancak kanunda belirtilen şartlara sahip kişilerin fiil ehliyeti vardır.
Fiil ehliyeti şartları MK 10 ve 14 te belirtilmiştir. MK 10; “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” Yani erginlik (rüşt), ayırt etme gücü (temyiz kudreti) ve kısıtlı olmama fiil ehliyeti şartlarıdır. Erginlik MK 11 ve 12 de açıklanır. MK 11; ”Erginlik 18 yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.” MK 12; “15 yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla ergin kılınabilir.” Ayırt etme gücü MK 13 te açıklanır. MK 13; “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” Fiil ehliyetine sahip olamayacaklar ise MK 14 te söylenmiştir. MK 14; “Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur.” Kısıtlı olma sebepleri de MK 405-408. maddeler arasında belirtilmiştir. Belirtilen özelliklere sahip olmak fiil ehliyetini ortadan kaldırır.
Ehliyetliler
Ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlanmamış kişiler ehliyetlilerdir. Bu şartların hepsini yerine getiren kişilere tam ehliyetliler denir. Bu kişiler kendilerini hak sahibi yapacak veya borç altına sokacak her türlü işlemi tek başlarına yapabilirler, verdikleri zararlardan sorumlu tutulurlar. Ancak ehliyete sahip bazı kişilerin bazı işlemleri için fiil ehliyetleri kısıtlanmıştır. Bu kişiler kendilerine yasal danışman atanan veya evli kimselerdir. Bu sebeple bu kişilere sınırlı ehliyetliler denir. Bu sınırlama fiil ehliyetinin bütününe etki etmez. Sadece bazı hukuki işlemlerde fiil ehliyetinin sınırlanması söz konusudur.
Yasal danışmanlık konusu MK 429 da düzenlenmiştir.
MK 429; “Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:
- Dava açma ve sulh olma,
- Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde ayni hak kurulması,
- Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi,
- Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri,
- Ödünç verme ve alma,
- Ana parayı alma,
- Bağışlama,
- Kambiyo taahhüdü altına girme,
- Kefil olma.
Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde istediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir.”
Sınırlı ehliyetlinin MK 429/1 b. 1-9 da sayılan işlemleri yapabilmesi için yasal danışmanın oyuna (görüşüne) ihtiyaç vardır. Buna oy (katılma) danışmanlığı denir. Ama oy danışmanı yasal temsilci olmadığı için işlemi bizzat oy danışmanı atanan kimse yapmalıdır. Oy alınmadan yapılan işlem MK 451 den örneksemeyle uygulanır ve geçersiz sayılır. MK 429/2 de belirtilen malvarlığının geliri üstünde istediği şekilde tasarrufta bulunabilmesi de yönetim (idare) danışmanı atanmış kişinin yapabileceği bir işlemdir. Ama kendisine yönetim danışmanı atanan kimsenin malvarlığının sermaye bölümü üzerinde tasarrufta bulunması veya onu yönetmesi yasaktır.
Tam Ehliyetsizler
Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar (gayrimümeyyizler) fiil ehliyeti yönünden tam ehliyetsizdir. MK 15 e göre, “Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz.” denmiştir.
İşlem Ehliyetsizliği
Tam ehliyetsiz kişi – MK 15 e dayanarak – ne hukuki sonuç doğuracak irade beyanında bulunabilir ne de kendisine yöneltilen irade açıklamaları hukuki bir sonuç doğurur. Bu yönden kural olarak; ayırt etme gücünün geçici ya da sürekli, kusurlu ya da kusursuz kaybedilmiş olmasının önemi yoktur. Tam ehliyetsizin yapacağı işlem kesin hükümsüzdür. Bu yüzden kesin hükümsüzlük, zamanaşımıyla düzelmez ya da yasal temsilcinin izin veya icazet vermesiyle geçerlik kazanmaz. Tam ehliyetsizin ayırt etme gücünü kazanması halinde de işleme icazet vermesi söz konusu değildir. İşlemin geçerlik kazanabilmesi için yeniden yapılması gerekir. Tam ehliyetsizin tüm işlemleri yasal temsilcisi tarafından yapılır.
MK 15 teki istisnalar; hukuki işlem dışı haller, dürüstlük kuralından doğan istisna, evlenme ve ölüme bağlı tasarruflardır. Tam ehliyetsiz bir kişi işleme, karışma, birleşme yollarıyla bir taşınırın mülkiyetini kazanabilir. Çünkü burada önemli olan objektif olarak olaya sonuç bağlanmasıdır. Hukuki sonuca yönelik bir irade aranmaz (hukuki işlem dışı haller). Diğer bir konu kesin hükümsüzlüğü ileri sürme hakkının kötüye kullanılmasıdır. Bunu MK 2/2 engeller ve işlem tam ehliyetsiz tarafından yapılsa bile geçerli olur (dürüstlük kuralından doğan istisna).
MK 125 e göre tam ehliyetsizlerin evlenmeleri yasaktır. Ama her nasılsa evlilik gerçekleştiyse bu evlilik mutlak butlanla sakat olur (MK 145 b.2). Fakat MK 156 ya göre, “Batıl bir evlilik ancak hakimin kararıyla sona erer. Mutlak butlan halinde bile evlenme, hakimin kararına kadar geçerli bir evliliğin sonuçlarını doğurur.” denmiştir. Yani tam ehliyetsiz olsa bile mutlak butlan kararı çıkana kadar bu evlilik geçerli bir evlilik gibi sonuç doğurur. Ayırt etme gücünün evlilik anında geçici olarak kaybedilmesi MK 148 e göre nisbi butlanla sakattır. Evlenmenin sakatlığını, MK 152 de belirtilen süreler dahilinde sadece nisbi butlana dayanma hakkı olan eşler ya da yasal temsilci (MK 153) ileri sürebilir. Bu süre içinde iptal istenmezse evlilik geçerli hale gelir (evlenme).
Ölüme bağlı tasarruflar da sadece hakimin kararıyla hükümsüz hale gelirler (MK 557 b.1). Karar geçmişe etkili olup mirasın açılmasından itibaren hüküm ifade eder. Hükümsüzlüğü ileri sürme hakkı süreye bağlanmıştır (MK 559/1). Hükümsüzlük def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir [(MK 559/2), (ölüme bağlı tasarruflar)].
Tam Ehliyetsizlerin Hukuka Aykırı Fiillerden Sorumlulukları
BK. 49 a göre kişinin hukuka aykırı fiillerden sorumlu tutulabilmesi için kusur bulunması gerekir. Kusur olması için de ayırt etme gücüne sahip olmak şarttır. Bu yüzden tam ehliyetsizler hukuka aykırı fiillerden sorumlu tutulamazlar.
Tam ehliyetsizlerin hukuka aykırı fiillerden sorumlu tutulmamasının istisnaları vardır. Bunlar; kusursuz sorumluluk halleri, hakkaniyet sorumluluğu, ayırt etme gücünün geçici olarak kaybında sorumluluktur. Sadece hukuka aykırı bir fiille zarar verilmiş olması yeterli olan durumlarda tam ehliyetsizin sorumluluğu bulunur. BK 66,67,68,69,70; KTK 85, MK 730 geçen sorumluluklar buna örnektir (kusursuz sorumluluk halleri). Kusurlu sorumluluk hallerinde tam ehliyetsiz, hukuka aykırı fiillerden sorumlu tutulmasa bile durum hakkaniyet gerektiriyorsa verilen zarardan sorumlu tutulabilir (hakkaniyet sorumluluğu). BK. 59 a göre “Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.” denmiştir (ayırt etme gücünün geçici kaybında sorumluluk).
Tam Ehliyetsizlerin Temsili
Tam ehliyetsizlerin hukuki işlemleri yapmaları mümkün olmadığından hukuki işlemlerinin tümü bizzat yasal temsilcileri tarafından yapılmalıdır. Ancak MK bazı işlemleri yasal temsilcinin yapmasını bile yasaklamıştır. Bunlar MK 449 a göre: kefalet sözleşmesi, vakıf kurma ve önemli bağışlar yapmadır.
Tam ehliyetsizlerin kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını yasal temsilcilerinin kullanması mümkün değildir. Fakat bu da kişiye hak ehliyetsizliği doğuracağından kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar mutlak ve nispi olarak ikiye ayrılmıştır. Buna göre mutlak kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar (nişanlanma, evlenme, boşanma, soy bağının reddi…) tam ehliyetsiz adına yasal temsilcisi tarafından kullanılamazken, nispi kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar (kişiliğin korunmasına ilişkin dava açma, ergin kılınma istemi, evlat edinme…) yasal temsilci tarafından kullanılabilir.
Sınırlı Ehliyetsizler
MK. 16 ya göre ayırt etme gücüne sahip küçük ya da kısıtlılara sınırlı ehliyetsizler denir. Sınırlı ehliyetsizler karşılıksız kazanma, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanma ve haksız fiilleri bakımından fiil ehliyetine sahiptirler. Sınırlı ehliyetsiz yasal temsilcisinin rızası olmadan borçlanma, tasarruf, dava açma gibi işlemleri yapamaz.
Yasal Temsilcinin Rızasını Açıklaması
Sınırlı ehliyetsiz vesayet altında ise rızayı verecek kişi vasidir. Ancak vesayet makamlarının izninin gerekli olduğu konular da vardır (MK 462,463). Velayet altında bulunan sınırlı ehliyetsizlerde rızanın velayet hakkına sahip ana ve baba tarafından birlikte gösterilmesi gerekir (336/1).
Yasal temsilci işleme baştan ya da işlem yapıldıktan sonra rıza gösterebilir. Baştan rıza göstermesine izin, sonradan rıza göstermesine onay (icazet) denir. Bir diğer yol da işleme rıza göstermenin işlem yapılırken olmasıdır. Yasal temsilci izin veya onayını açık ya da örtülü olarak verebilir. Yasal temsilci vermiş olduğu izni işlem yapılıncaya kadar geri çekebilir, yapıldıktan sonra geri çekemez. İşleme izin veya onay verildiğinin ispat yükü bunu iddia eden üçüncü kişiye aittir (MK 6).
Sınırlı ehliyetsizin izin almadan yaptığı işlem yapıldığı andan yasal temsilcinin iradesini beyan ettiği ana kadar olan süreç içerisinde askıda hükümsüzdür. Eğer yasal temsilci bu işleme onay verirse bu işlem geçerlilik kazanır, onay vermezse işlem baştan itibaren kesin hükümsüz olur.
Yasal temsilci herhangi bir işlemi sınırlı ehliyetsiz adına kendisi yapabilir (MK 342,448). Mk 450 ye göre “Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahipse vasi önemli işlerde karar vermeden önce olanak ölçüsünde onun görüşünü almakla yükümlüdür. Vesayet altındaki kişinin işi uygun bulmuş olması vasiyi sorumluluktan kurtarmaz.” denmiştir.
Kesin hükümsüz olan işlemde (sınırlı ehliyetsizin yaptığı işlem) üçüncü kişinin iyiniyeti korunmaz. Ama MK 410/2 ye göre sınırlı ehliyetsizlerin yaptığı işlemlerde, kısıtlama kararı ancak ilanla üçüncü kişilere karşı hüküm ifade eder. Yani kısıtlama kararı henüz ilan edilmemişse üçüncü kişi iyiniyetli olduğunu ileri sürebilir.
Sınırlı Ehliyetsizin Tek Başına Yapabileceği İşlemler
Sınırlı ehliyetsizler karşılıksız kazanmalar (Karşılıksız kazanmalarda en yaygın olan bağışlamadır.) açısından tek başlarına hareket edebilirler. Fakat BK 287 de “Fiil ehliyeti bulunmayan kişi ayırt etme gücüne sahipse bağışlamayı kabul edebilir. Ancak bağışlananın yasal temsilcisi bu kişinin bağışlamayı kabulünü yasaklar veya bağışlanılan şeyin geri verilmesini emrederse, bağışlama ortadan kalkar.” denmiştir. Bunun amacı sınırlı ehliyetsizi zararlı bağışlamalara karşı korumaktır. Ayrıca sınırlı ehliyetsiz ayıp ihbarı ve temerrüt ihtarı gibi işlemlerde de yasal temsilcisinin rızası olmadan işlem yapabilir.
Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar, sınırlı ehliyetsizler tarafından bizzat kullanılabilir. Ancak kanunun yasal temsilciyle birlikte kullanmasını emrettiği kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar da vardır. Bunlara; adın değiştirilmesi, ergin kılınma, evlat edinilme ve evlenme gibi işlemler örnek verilebilir. Sınırlı ehliyetsizler bu haklara ilişkin davaların açılmasında da yasal temsilcinin rızasını almadan işlem yapabilir.
Sınırlı ehliyetsizlerin hukuka aykırı fiilleri yönünden MK 16/2 ye göre “Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumludurlar.” denmiştir.
Fiil Ehliyeti Genişletildiği Haller
Sınırlı ehliyetsizin bazı hallerde yetkisi genişletilir. Bu yüzden bu hallerde yasal temsilcinin rızasına gerek olmaz. Bunlar; MK 359/1,453,455 teki hallerdir.
Bazı işlemler de ne yasal temsilci rızasıyla ne de sınırlı ehliyetsiz adına yapılabilir. Bunlar MK 449 a göre; kefalet, vakıf kurma, önemli bağışlamadır. Ancak 15 yaşını doldurmuş ayırt etme gücüne sahip kişinin ölüme bağlı tasarrufla ilgili vakıf kurma imkanı vardır.
Kaynak:
– Dural/Öğüz, Kişiler Hukuku, 2020, 21. baskı
– 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
Çok teşekkür ederim.
merhabalar, yazılarınızın devamını heyecanla bekliyorum, yolunuz açık, başarılarınız daim olsun.