Genel Olarak
Taraf ehliyeti, kavranması gereken konuların başında gelir. Hangi durumlarda taraf sıfatı kazanılacağı, takip hukukunda ehliyet kavramının kimleri kapsadığının bilinmesi bazı durumlarda önemli olabilir. İcra ve İflas Hukuku kapsamındaki takiplerde taraf sistemi, medenî usul hukukundaki iki taraflı olma sistemindeki gibidir.
Bu yazımızda İcra ve İflas Hukuku alanındaki görünümü başta olmak üzere taraf ehliyetinin kapsamı ve uygulamada karşılaşılan durumların irdelendiği yargı içtihatlarına da yer verilecektir.
Taraf Ehliyeti
Taraf ehliyeti, yapılan takip kapsamında alacaklı veya borçlu olabilme yeterliliği olarak ifade edilebilir. Bu yeterliliğin temeli esas itibariyle, “hak ehliyeti”, yani medenî haklardan yararlanma ehliyeti olarak Medeni Hukuk içeresinde karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla hak ehliyetine sahip gerçek veya tüzel kişilerin, doğal olarak taraf ehliyetine de sahip olacağı aşikârdır.
Takip hukuku açısından ele alınan taraf ehliyetinde, vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişilerin dışında, yabancı devlet tabiiyetinde bulunan kişilerin de taraf ehliyetine sahip olabileceği, bazı koşullar çerçevesinde kabul aedilmektedir. Yani yabancıların da alacaklı veya borçlu sıfatlarıyla icra takibinin tarafı olabilmesi mümkündür. Ancak, kanunda yabancılar hakkında bazı farklılıklara yer verilmiştir. Buna göre, yabancı bir kişi Türkiye’de bulunan borçlu aleyhine icra takibi yapmak isterse MÖYUK. 48. Maddesi gereğince, karşı tarafın zararını karşılayabilecek düzeyde teminat göstermek zorundadır. Tabi bu durumda yabancının vatandaşı olduğu ülke ile mütekabiliyet (karşılıklılık) esasına dayalı bir anlaşma yapılmak suretiyle, yabancının teminattan muaf tutulabilmesi de olanak dâhilindedir.
Yabancı kişilerin yapacağı icra takiplerinde teminat göstermesi gerektiği konusunda emsal Yargıtay Kararı;
Yargıtay 12. HD. 2014/12188 E. 2014/15555 K. 29/05/2014 T.
“O halde mahkemece, alacaklının tabiiyetinde bulunduğu Moritanya ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet olup olmadığı araştırıldıktan sonra, yok ise mahkemece, karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak yeterli miktarda teminat takdir edilip alacaklı vekiline bu miktarı bloke etmesi için uygun bir süre verilerek teminat yükümlülüğünün yerine getirilmesine karar verilmesi; muafiyet olmamasına rağmen takdir edilen teminat yatırılmaz ise takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, bu prosedüre uyulmadan istemin süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmesi isabetsizdir.”
Yabancılara ilişkin olarak bkz: Usul Kurallarının Yer Bakımından Uygulanması
Hak ehliyetine sahip bir tüzel kişinin, takip hukukunda alacaklı veya borçlu sıfatıyla taraf olabileceği kabul edilmesinin haricinde, bazı tüzel kişiliği bulunmayan organların da taraf ehliyetine sahip olabileceği kabul edilmektedir. İcra ve İflas Kanunu 266. Maddesi uyarınca, tüzel kişiliği bulunmayan iflas masasının kanunî temsilcisi kabul edilen iflas idaresinin taraf ehliyeti bulunmaktadır. İflas masasının menfaatlerini gözetmekle yükümlü iflas idaresi, müflisi ilgilendiren dava, takip vb. durumlarda taraf sıfatına sahiptir. (Yargıtay 23 HD. 2012/4054 E. 2012/7637 K. 24/12/2012 T. )
İflas Masası ve İflas İdaresi Nedir? Yazının en altında yer alan sözlük kısmında bulabilirsiniz.
Yukarıda bahsedilen, tüzel kişiliği bulunmayan iflas masasının taraf ehliyetine sahip olabilmesinin karşısında, kural olarak gerçek ve tüzel kişiliği bulunmayanların taraf olabilme şansı yoktur. Yani icra takibi yapılan borçlunun gerçek veya tüzel kişiliği bulunmuyorsa, geçerli bir takip söz konusu olamaz. Yargıtay 12 Hukuk Dairesi burada pasif husumet yokluğu sebebiyle, takibin geçerli olamayacağına, süresiz olarak şikâyet yoluna başvurulabileceğine hükmetmiştir.
Yargıtay 12 HD. 2012/22886 E. 2013/2882 K.
“Takipte borçlu olarak gösterilen kuruluşun gerçek ya da tüzel kişiliğinin bulunmaması karşısında, pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile geçerli bir takip ve dolayısıyla yasaya uygun bir haczin varlığından söz edilemez. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, süresiz şikâyete tabidir ve mahkemece önüne gelen uyuşmazlıklarda re’sen gözetilir.”
Pasif husumet yokluğu nedir? Cevabını yazının en altında yer alan sözlük kısmında bulabilirsiniz
Mevcut bir takipte taraf ehliyetinin bulunmadığını anlaşıldı takdirde, icra takibinin akıbeti ne olacaktır?
Taraf ehliyeti bir dava (takip) şartı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla, takip şartı sağlanmayan durumlarda takibin iptal edilmesi gerekir. Aynı yöne Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ise şu şekilde karar vermiştir;
Yargıtay 12. HD. 2017/2262 E. 2017/6380 K.
“Takip (dava) şartı olan taraf ehliyetinin yokluğunun hukuki sonucu takibin iptal edilmesidir.”
Bir icra takibinde tarafın yanlış gösterilmesi durumunda ne olur?
Bu sorunun cevabı usul ekonomisi açısından değerlendirilerek verilmektedir. Zaten Kanun koyucu tarafından bu ilke gözetilerek, HMK. 124. Madde düzenlemesine yer verilmiştir. İlgili maddeye göre; maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişiklik talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Böyle bir durumda hataya düşen tarafa, taraf değişikliğini yapması için kesin süre verilmesi gerekeceği, bu süre zarfında taraf değişikliği yapılmadığı takdirde de takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği Yargıtay içtihatlarına da konu olmuştur. Taraf hatalı gösterildiği durumda, hatalı olarak gösterilen kişiye ödeme emri gönderilmişse ve bu yöntemle hata düzeltilerek taraf değişikliği yapıldığı takdirde gönderilen ödeme emrinin iptaline karar verilecektir.
Usul Ekonomisi nedir? Cevabını yazının en altında yer alan sözlük kısmında bulabilirsiniz.
Gerçek Kişilerde
Gerçek kişilerde taraf ehliyeti, hak ehliyeti ile paraleldir. Hak ehliyetine sahip herkesin taraf ehliyeti bulunmaktadır. Buna göre;
Ölmüş kişiler icra ve iflas takibinin tarafı olamaz. Şayet böyle bir durumda takip yapılmış ise şikâyet yoluna gidilerek takibin iptaline karar verilmesi sağlanmalıdır. Söz konusu şikâyet kamu düzenine ilişkin olduğundan bir süreye de tâbi değildir. Ancak, ölen kişinin taraf olarak gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı olamamak kaydıyla maddi bir hatadan kaynaklanmakta ise, bu durumda HMK. 124/3 gereği taraf değişikliği yapılarak, ölen kişilerin mirasçıları taraf olarak gösterilebilmesi mümkündür.
Yargıtay 3. HD. 2017/12557 E. 2018/11983 K. 22/11/2018 T.
“alacaklı tarafından ölü kişinin mirasçısı yerine ölü kişi hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından, alacaklının HMK.’nun 124/3-4. maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesi mümkündür.”
Ölmüş Kişiler Hakkında İcra Takibi İçin Bkz. > Ölen Kişinin Mirasçılarına İcra Takibi
Tüzel Kişilerde Taraf Ehliyeti
Tüzel kişiler (hükmi şahıslar) hak ehliyetine sahiptir. Dolayısıyla İcra ve İflas Hukuku bakımından taraf ehliyetine de sahiptir. Ticarî şirketler için ise, ticaret siciline kayıtlı bulundukları zaman dikkate alınmalıdır. Ticaret sicilinden silinen şirketlerin hak ehliyetleri sona ermektedir. Dolayısıyla bu şirketler taraf ehliyetine de sahip olamayacaktır.
Ticarî şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi (silinmesi) durumunda, icra takibi yapılamayacağı ve takip işlemlerine devam edilemeyeceği, aksi halde yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılacağı Yargıtay içtihatlarında yer almaktadır. Terkin edilen şirket hakkında icra takibi yapılabilmesi için, tasfiye memuru ile ticaret sicile yöneltilecek dava neticesinde şirketin yeniden tescilinin sağlanması gerekir.
Tüzel Kişiliği Olmayan Toplulukların Taraf Ehliyeti
Tüzel kişiliği bulunmayan bu toplulukların doğal olarak taraf ehliyetleri bulunmamaktadır. Dolayısıyla takibin bütün ortaklara karşı yapılması gerekmektedir. Bu başlık altında adi ortaklıklar, joint venture, yöneticilik (aparman veya iş hanı yöneticiliği) durumları üzerinde durulacaktır.
Adi Ortaklık;
Bu ortaklıkların tüzel kişilikleri bulunmaz. Dolayısıyla ortaklığa karşı değil, her bir ortağa karşı takip yapılması gerekecektir. Takipte taraf olarak her bir ortağın ayrı ayrı gösterilmesi ve her birine ayrı ayrı ödeme emri gönderilmesi gerekir. İcra takibi, hatalı olarak adi ortaklığa karşı yapılırsa ve bu hata kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, takibin her bir ortağa yöneltilmesi için alacaklıya kesin süre verilmeli ve taraf düzeltilmesi sağlanmalıdır.
Adi ortaklığın borcu nedeniyle, alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığına haciz konulabileceği ve bu mallar üzerinden tahsilat yapılabileceği Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına konu olmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/763 E. 2019/344 K.
“Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabilir ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabilir.”
Joint Venture;
Bu ortaklık türünde de tüzel kişilik yoktur. Dolayısıyla joint venture değil, bu ortaklığı oluşturan her bir ortaklara karşı icra takibi yapılabilecektir. Bu ortaklığı oluşturan her bir ortak işletmenin, alacaklılara karşı doğrudan ve sınırsız olarak sorumluluğu bulunmaktadır.
Yöneticilik;
Apartman veya iş hanı gibi yerlerdeki yöneticilikler hakkında kural olarak icra takibi yapılamaz. Zira yöneticiliğin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Ancak, Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca yönetici, kat maliklerine karşı vekil gibi sorumludur. Yetkisini kanundan alan yönetici, gider veya avans payı ödemeyen kat maliki hakkında icra takibi başlatabilir (Kat Mül. K. 20/2). Ayrıca, yöneticinin üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerden kaynaklı uyuşmazlıklarda taraf ehliyetine sahip olduğu Yargıtay tarafından da kabul edilmektedir (12 HD. 2010/29999 E. 2011/12172 K.).
Sonuç olarak, taraf ehliyetine sahip olmayan kişiler hakkında takip işlemi yapılamayacağını ve şayet hatayla taraf ehliyeti bulunmayan kişinin taraf olarak gösterilmesinde herhangi bir kusur yükletilemiyorsa, tarafın değiştirilmesinin mümkün olabileceğini söyleyebiliriz. Ayrıca, ehliyetsizliğe ilişkin durum kamu düzenini ilgilendiren bir durum olduğundan, herhangi bir süreye bağlı olmaksızın, süresiz olarak şikâyet yoluna gidilebilmesi mümkündür.
Sözlük:
İflas Masası: İflasın açılması ile müflisin (borçlunun) haczedilebilen tüm mal ve haklarından oluşan topluluktur.
İflas İdaresi: İcra mahkemesi tarafından, alacaklılar toplantısında belirlenen adaylar arasından seçilen ve 3 kişiden oluşan organdır. İflas masasının kanunî temsilcisidir.
Pasif Husumet: Bir davada davalı olma sıfatı (İcra takibinde borçlu olma sıfatı)
Usul Ekonomisi: Davaların (Takibin) çabuk, ucuz, basit ve adil bir yargılama sonucunda çözümlenmesidir.
Joint Venture: Ortak girişim. İki veya daha fazla ortağın, belli bir işi görmek için geçici veya sürekli bir şirket kurarak, bu şirkete kendi işletmelerinden teknik, mali vb. destek sağladıkları ortaklık türüdür.