kuvvet kullanma yasağı

Kuvvet Kullanma Yasağı

Eda Özdemir

Yazar:

Eda ÖZDEMİR

Çalışma Alanları: Anayasa Hukuku │ Genel Kamu Hukuku │ İdare Hukuku │ Ceza Hukuku │ Tüketici Hukuku │ Uluslararası Hukuk

Kuvvet Kullanma Yasağı Nedir?

‘Kuvvet kullanma yasağı nedir? Uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağı nedir?’ sorularının cevapları Birleşmiş Milletler Antlaşmasında düzenlenmiştir. Kuvvet kullanma yasağı, Birleşmiş Milletler Antlaşması m.2/4’te; “Tüm üyeler uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığına karşı gerek Birleşmiş Milletlerin amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar.” şeklinde metne alınmıştır.

“Uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağı nedir?” sorusunun cevabı da pozitif hukukta uluslararası barışı ve ilişkileri korumak, uluslararası hukuku sağlamak gibi amaçlarla bu madde ile vücut bulmuştur.

Kuvvet Kullanma Yasağı Niteliği

Kuvvet Kullanma Yasağının Jus Cogens Niteliği

Kuvvet kullanma yasağı herhangi bir uluslararası antlaşma şeklinde bir metne alınmasa dahi tüm devletlerin uymakla yükümlü olduğu bir yasak ve ihlali halinde tüm devletlerin sorumluluğunu doğurabilecek bir yükümlülüktür. Kuvvet kullanma yasağı latince “jus cogens” adı verilen niteliği dolayısıyla bu yasak, metne alınıp alınmamasına, devletler tarafından imzalanıp imzalanmamasına bakılmaksızın tüm devletleri bağlar.

Jus cogens normlar, emredici kurallar şeklinde Türkçeye çevrilen, uluslararası hukukun temel kurallarını oluşturan, tüm devletlerin üzerinde mutabık olduğu normlardır. Jus cogens normlar, egemen devlet anlayışı ve devletlerin egemen eşitliği gibi temel ilkelerin istisnasını oluşturur niteliktedir.  Devletlerin mutlak ve tam egemenliği bu emredici normlar ile kısıtlanmaktadır. Bu normların varlığı 1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi ile uluslararası bağlamda yazılılık kazanmıştır.  Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi ile esasen örf adet kuralları normlaştırılmış ve pozitif hukuka kazandırılmıştır. Bu sözleşmede yer alan düzenlemeler aynı zamanda uluslararası örf adet kuralı niteliğinde olduğundan dolayı sözleşmeye taraf olmayan ülkelerin de uymakla yükümlü olduğu düzenlemelerdir. Sözleşmenin 53. ve 64. maddelerinde bu normlara atıf yapılarak varlıkları kabul edilmiştir.

m.53, Bir Milletlerarası Emredici Hukuk Normu ile Çatışan Andlaşmalar

“Bir andlaşma yapılması sırasında milletlerarası genel hukukun emredici bir normu ile çatışıyorsa batıldır. Bu sözleşme bakımından milletlerarası genel hukukun emredici bir normu, bir bütün olarak Devletlerin milletlerarası toplumunun, kendisinden hiçbir surette sapmaya müsaade edilmeyen ve ancak aynı nitelikte olan daha sonraki bir milletlerarası genel hukuk normu ile değiştirilebilecek olan bir norm olarak kabul ettiği ve tanıdığı bir normdur.”

Bu maddeden jus cogens normların başlıca üç özelliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır.

1. Öncelikli niteliği sahip genel uluslararası hukuk kuralı olma

2. Devletlerin uluslararası topluluğunun bir bütün olarak kabul etmesi ve kendisinden sapmanın olanaklı olmaması

3. Ancak aynı nitelikteki bir başka kuralca değiştirilebilme

m.64, Milletlerarası Genel Hukukunun Yeni Bir Emredici Normunun Ortaya Çıkması

“Eğer milletlerarası genel hukukun yeni bir emredici normu ortaya çıkarsa, bu normla çatışan mevcut herhangi bir andlaşma batıl hale gelir ve sona erer.”

Bu maddeden de görülebileceği üzere devletlerce kabul edilmiş ve imzalanmış bir antlaşma, önceki tarihli olmasına rağmen yeni bir emredici kuralın ortaya çıkmasıyla batıl hale gelecektir. Bu durum Jus cogens normların kendisinden hiçbir surette sapmaya yer verilmediğini ve devletlerin tam ve mutlak egemenliğine istisna oluşturduğunu gösterir niteliktedir. Jus cogens normlar, devletler üzerinde mutabık kaldığı için sapmaya yer verilmeyecek ve sözleşmeye taraf olunmasa dahi yükümlülük doğuracak normlardandır. Bu normlara; soykırım yasağı, saldırı savaşı yasağı, diplomatik dokunulmazlıklar, karasularından zararsız geçiş hakkı, korsanlık, köle ticareti, savaşta sivil halkı hedef almak örnek olarak verilebilir.

Kuvvet kullanma yasağının jus cogens niteliği dolayısıyla m.53 ve m.64’ün milletlerarası emredici hukuk normlarına dair düzenlemelerinin bu yasak kapsamında da uygulanacağı açıktır. Kuvvet kullanma yasağının jus cogens niteliği, Uluslararası Adalet Divanı kuvvet kullanma yasağı kararları incelendiğinde de sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.

Kuvvet Kullanma Yasağı Erga Omnes Niteliği

Kuvvet kullanma yasağı latince erga omnes olarak adlandırılan herkese karşı anlamına gelen bir niteliğe de sahiptir. Bu nitelik herkese karşı ileri sürülebilme, herkese karşı geçerli olma şeklinde kendini gösterir. Kuvvet kullanma yasağı erga omnes niteliği de devletlerin bir antlaşmayı imzalayıp imzalamamalarına bakılmaksızın bu yasağa karşı yükümlü olmalarının sebeplerinden birini oluşturur.

Kuvvet Kullanma Yasağı Kapsamı

Kuvvet kullanma yasağı kapsamı bağlamında BM şartı m.2/4’ü incelendiğinde;

Kişi Bakımından Uygulama (Ratione Personae)

m.2/4’ün kişi bakımından uygulanabilirliği açısından maddenin lafzında geçen maddenin yükümlü kıldığı kişiler esasen tüm üyelerdir. Ancak kuvvet kullanma yasağının jus cogens niteliği ile erga omnes niteliği gereği kuvvet kullanma yasağı kapsamı tüm üyelerle sınırlı tutulamayacaktır.

Yer bakımından uygulama (Ratione Loci)

Madde metninde geçen herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığına ifadesiyle korunmak istenenin esasen devletlerin ülkeleri olduğu görülmektedir. Devletlerin ülkeleri, o devletin egemenliğinin hakim olduğu toprak parçalarını, alanları kapsar. Buna göre kuvvet kullanma yasağı kapsamı içerisinde; açık denizlerdeki savaş gemileri, yabancı devletlerdeki elçilikler, konsolosluklar, yurtdışındaki askeri üsler ve özellikle devletin kara, deniz hava ülkeleri yer almaktadır.

Devletlerin kendi ülkelerinde kuvvet kullanmaları, iç güvenlik operasyonları bu bağlamda ele alınmamakta, uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağının uygulanması anlamına gelmemektedir.

Konu Bakımından Uygulama (Ratione Materiae)

Maddede yasaklanan, kuvvet kullanma tehdidi ve kuvvet kullanılmasına başvurmaktır. BM Şartı m.2/4’ün kapsamına savaşlar değil, kuvvet kullanma veya kuvvet kullanma tehdidi girmektedir. Çünkü, savaş olmadan da devletlerin kuvvet kullanmaları söz konusu olabilmektedir. Kuvvet kullanma yasağı latince animus belligerendi olarak adlandırılan savaş niyeti olmadığı durumlarda söz konusu olur. Çünkü bu niyetin tek taraflı ya da çift taraflı olması fark etmeksizin, varlığı durumunda savaşın olduğu da kabul edilir ancak eğer bu niyet yoksa orada savaş değil bir kuvvet kullanma olduğundan bahsedilmelidir. Her somut olay için ayrı değerlendirilmesi gereken kuvvet kullanmanın değerlendirilmesinde ölçülülük yani kullanılan gücün süresi ve orantılılık, gücün derecesi, prensipleri unutulmamalıdır.

Devletlerin de üstünde mutabık olduğu üzere kuvvet kullanma yasağı kapsamı silahlı bir kuvveti içine alır. Silahlı kuvvet ise içerisinde fiziki sonuç doğuran tüm maddeleri kapsar. Buna biyolojik- kimyasal silahlar, yangın çıkarma, siber saldırı gibi örnekler verilebilir. Ekonomik yaptırımlar kuvvet kullanma yasağını ihlal eder mi sorusunun cevabı da burada saklıdır. Silahlı kuvvet kullanmanın yasak olduğu konusunda bir mutabakat olduğundan dolayı ekonomik yaptırımlar, siyasi yaptırımlar, çeşitli ambargolar bu yasağın ihlali anlamına gelmeyecek ve ilgili devletin uluslararası sorumluluğunu doğurmayacaktır. Dolayısıyla ekonomik yaptırımlar kuvvet kullanma yasağını ihlal eder mi sorusuna verilecek yanıt ihlal etmediği yönünde olacaktır.

Kuvvet kullanma tehdidi, bir ülkenin başka bir ülkeye istediğini yaptırtmak için tehdidi veya zorlaması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bir devletin herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğünü ya da siyasal bağımsızlığını silahlı olarak kuvvet kullanma ile tehdit etmesi de uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağının uygulanması bağlamında kabul edilemez bulunmuştur.

Kuvvet Kullanma Yasağı İstisnaları

Kuvvet kullanma yasağının jus cogens niteliği üzerinde mutabık kalınsa da uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağı istisnaları olduğu da kabul edilmektedir. BM nezdinde asıl olan barışçıl yollarla uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması olduğundan dolayı kuvvet kullanma yasağı istisnaları aynı zamanda ‘BM hangi durumda kuvvet kullanır?’ sorusunun cevabını da oluşturmaktadır. Bu durumda kuvvet kullanma yasağı istisnaları da meşru müdafaa ve Güvenlik Konseyi kararı ile kuvvet kullanma olarak karşımıza çıkmaktadır.

Meşru Müdafaa

Meşru müdafaa BM Anlaşması m.51’de hüküm altına alınmıştır. Bu maddeye göre: “Bu Antlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyine bildirilir ve Konseyin işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.”

Kural olarak bir uluslararası yükümlülüğün ihlal edilmesi ile ihlali gerçekleştiren devletin uluslararası sorumluluğu doğar. Devletin uluslararası sorumluluğun doğmasını engelleyecek durumlar ise hukuka uygunluk sebepleridir. Jus cogens normların ihlali durumlarında ise hukuka uygunluk sebepleri sorumluluğun doğmasını engelleyici olarak kabul edilmez. Ancak bir hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa hem BM Anlaşmasında yer alması hem de devletlerce üzerinde mutabık kalınması dolayısıyla bir jus cogens norm olan kuvvet kullanma yasağı istisnaları arasında yer almaktadır.

Meşru müdafaa hakkı, kuvvet kullanma yetkisi verir ve bu hakkın üç şartının olduğundan bahsedilebilir. Bunlar; gereklilik, orantılılık ve ölçülülüktür. Meşru müdafaa olarak kuvvet kullanılırken, kullanılan kuvvet saldırıyı önlemek veya durdurmak için gerekli; kullanılan kuvvet, saldırı ile orantılı ve gücün derecesi ölçülü olmalıdır. Aynı zamanda m.51’e göre, meşru müdafaa olarak kuvvet kullanıldığı derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilmelidir. Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek saldırıya uğrayan devlet meşru müdafaasını durdurmak mecburiyetinde değildir.

Güvenlik Konseyi Kararı ile Kuvvet Kullanma

BM Anlaşması, m.39 ve devamında düzenlenen maddelerle ‘BM hangi durumda kuvvet kullanır?’, ‘BM silahlı kuvvetleri nasıl kullanır?’ sorularına net cevaplar içermektedir. Özellikle de m.41 ve m.42, m.51’de geçen ‘Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek’ ifadesinin açıklaması niteliğinde maddelerdir.

m.41’e göre; “Güvenlik Konseyi, kararlarını yürütmek için silahlı kuvvet kullanımını içermeyen ne gibi önlemler alınması gerektiğini kararlaştırabilir ve Bileşmiş Milletler üyelerini bu önlemleri uygulamaya çağırabilir. Bu önlemler, ekonomik ilişkilerin ve demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve diğer iletişim ve ulaştırma araçlarının tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye uğratılmasını, diplomatik ilişkilerin kesilmesini içerebilir.”

m.42’ye göre ise ; “Güvenlik Konseyi, 41. maddede öngörülen önlemlerin yetersiz kalacağı ya da kaldığı kanısına varırsa, uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için, hava, deniz ya da kara kuvvetleri aracılığıyla, gerekli saydığı her türlü girişimde bulunabilir. Bu girişimler gösterileri, ablukayı ve Birleşmiş Milletler üyelerinin hava, deniz ya da kara kuvvetlerince yapılacak başka operasyonları içerebilir.”

Birleşmiş Milletlerin tüm üyeleri uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla hareket etmek yükümlülüğündedirler. Üye devletler uluslararası barış ve güvenliğin korunmasında başlıca sorumluluğu, 15 üyesi olan Güvenlik Konseyine bırakmış ve bu sorumluluklar yerine getirilirken kendi adlarına hareket edildiğini kabul etmişlerdir. Dolayısıyla Güvenlik Konseyinin bu yönde yaptığı çağrılar uyarınca hareket etme yükümlülükleri de mevcuttur.

Uluslararası Adalet Divanı Kuvvet Kullanma Yasağı Kararları

Uluslararası Adalet Divanı kuvvet kullanma yasağı kararları kapsamında çeşitli kararlara hükmetmiştir. Bunlardan en sık karşımıza çıkan Nikaragua kararıdır.

Nikaragua Askeri ya da Yarı Askeri Faaliyetler Davası

1986 yılında Nikaragua’nın başvurusuyla Uluslararası Adalet Divanı, 3’e karşı 12 oyla, esasa ilişkin kararını vermiştir. Bulgular, Birleşik Devletler tarafından Nikaragua’da veya Nikaragua’ya karşı askeri veya paramiliter faaliyetlerle ilgili olarak ileri sürülen toplu meşru müdafaa gerekçesinin reddini ve Amerika Birleşik Devletleri’nin uluslararası örf ve adet hukukunun Nikaragua’ya müdahale etmeme konusundaki yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair bir beyanı içermektedir. Bir devletin başka bir Devlete karşı kuvvet kullanmaması, başka bir Devletin egemenliğini ihlal etmemesi ve barışçıl deniz ticaretini kesintiye uğratmaması da bulgular arasında yer almaktadır.

Divan, ABD’nin Nikaragua hükümetine muhalif olan güçlere (kontra) silah, eğitim, donanım ve finans desteği verdiğini, bu destekle birlikte Nikaragua Cumhuriyetine karşı kuvvet kullanımı içeren müdahalelerde bulunarak uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağının uygulanması kuralını ihlal ettiğini ve Nikaragua’nın iç işlerine karışarak bağımsızlığına zarar verdiğini kararlaştırmıştır. Ayrıca kararda, silahlı saldırı seviyesine varmayan kuvvet kullanımına karşı, sadece bu durumdan etkilenen devletin tedbir alabileceğini ve bunun meşru müdafaa hakkı doğurmadığını, alınacak olası tedbirin de silahlı saldırı seviyesine varmayan kuvvet kullanımının bertaraf edilmesi ve eski halin sağlanması amacında olması gerektiği belirtilmiştir.


Kaynakça
-Yılmaz, A.G.E. ve Irk, A.G.O. (2015). Nikaragua Divan Kararları Işığında Kuvvet Kullanma ve Meşru Müdafaa Sorunu. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 13
-BM Anlaşması
-Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi
-Denk, E. (2001). Uluslararası Antlaşmalar Hukukunda Jus Cogens Kurallar. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 56
-Uluslararası Adalet Divanı, Nikaragua’da ve Nikaragua’ya Karşı Askeri ve Paramiliter Faaliyetler Kararı


16 thoughts on “Kuvvet Kullanma Yasağı”

  1. Beliz Serttaş

    Çok faydalı bir yazı olmuş. Keyifli ve akıcı bir şekilde okunabiliyor.

  2. Sümeyye Kaplan

    Günümüzde sıklıkla karşılaştığımız bir durumu ele almışsınız. Bu açıdan bir okuyucu olarak zevkle okudum, çok teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.

  3. Elinize emeğinize sağlık Eda Hanım, çok açıklayıcı bir metin olmuş.

  4. Melek Tuncer

    Emeğinize sağlık, verimli bir çalışma olmuş. Yazıdan çok istifade ettim.

Yorum bırakın

Yorumunuza yalnızca isminizi eklemeniz yeterlidir.

Yorum yaptığınızda, isminiz bir dahaki sefere hatırlatılmak üzere tarayıcınıza kaydedilebilir. Detaylı bilgi için Kullanım Koşulları ile Gizlilik ve Çerez Politikamızı okuyabilirsiniz. 

İÇİNDEKİLER
Scroll to Top