Mülteci Hakları ve Sorumlulukları

Mülteci Hakları ve Sorumlulukları

Mülteci Hakları Nedir?

Mülteci hakları, devletlerin vatandaşlarına karşı mevcut olan koruma yükümlüğünü savaş, iç karışıklık gibi çeşitli sebeplerle yerine getirmemesi halinde uluslararası hukuk tarafından bu kimselere sağlanan uluslararası korumayı ifade eder. Mülteci hakları, temel insan haklarından olup İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde “Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.” şeklinde akdedilmiştir.

Mülteci Hakları Sözleşmesi

Mülteci hakları, uluslararası boyutta mülteci hakları sözleşmesi, mültecilerin hukuki durumuna dair sözleşme veya 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi olarak bilinen Mültecilerin Hukuk Statüsüne İlişkin Sözleşme ile korunur; iç hukukumuzda bu mülteci hakları sözleşmesi ile uyumlu olarak 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) ve bu kanun çerçevesinde 2014 yılında çıkan Geçici Koruma Yönetmeliği’nde (GKY) düzenlenmiştir.

Mülteci Kavramı ve Uluslararası Koruma Çeşitleri

Mülteci Kavramının Benzer Kavramlardan Ayrımı

Mülteci Kavramı

Mülteci kavramının; sığınmacı, vatansız, göçmen gibi kavramlardan farkı nedir? Yerinde mülteci, varışta mülteci, çevresel mülteci, siyasi mülteci ne demek? Mültecilerin hukuki statüsü nedir? Mülteci hakları konusuna geçmeden önce bu kavramların farkına değinmek gerekir.

Mülteci, Cenevre Sözleşmesinde tanımlanmıştır:

“1 Ocak 1951’den önce meydana gelen olaylar sonucunda ve ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen; yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahıs …” mülteci hakları sözleşmesi kapsamına girmektedir.

İlgili tanımda zamansal bir sınır mevcuttur ancak bu sınıra ilişkin ifade Mültecilerin Hukuk Statüsüne İlişkin 1967 Protokolü ile metinden çıkarılmış ve mülteci tanımına uyan herkes, her zaman -zamansal sınır olmaksızın- bu kapsama girecektir.

Tanımdan hareketle mülteci statüsü belirlenirken şu hususlardan biri mevcut olmalıdır:

Irkı sebebiyle zulüm görmekten korkma:

Irk; kişilerin rengini, soyunu, etnik ve ulusal kökenini ifade eder. Kişiler böyle bir ayrıştırılmaya maruz kalmaları ve ırkları sebebiyle baskı görmeleri halinde mülteci statüsü alabileceklerdir.

Dini sebebiyle zulüm görmekten korkma:

Kişilerin temel insan haklarından biri de din, düşünce ve vicdan hürriyetidir. Buna göre kişiler din ve inançlarını açıklamakta ve yaşamakta özgürdür. Dini ibadetlerini yapmaları engellenemez.

Tabiiyeti sebebiyle zulüm görmekten korkma:

Tabiiyet ifadesi; kişilerin milliyetini, ait oldukları devleti, konuştukları dilleri içeren geniş bir kavramdır.

Belli bir toplumsal gruba mensubiyeti sebebiyle zulüm görmekten korkma:

Toplumsal grup, belirsiz bir kavramdır ve zulmün yöneldiği çevre bakımından geniş yorumlanır. Cinsiyet, yaş, mensup olunan aile, meslek, dış görünüş, eğitim seviyesi gibi çok çeşitli sebeplerle kişiler zulme maruz kalabilir.

Siyasi düşünceleri sebebiyle zulüm görmekten korkma:

Siyasi düşünce, temel insan haklarından biri olan ifade hürriyeti kapsamındadır. Kişiler, bir siyasi düşünceye sahip olmak, bunları açıklamak veya açıklamamak hususunda özgürdür. Kişinin sahip olduğu siyasi düşünceler veya bu düşünceleri açıklaması ile zulüm veya zulüm tehlikesi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Bu şekilde siyasi sebeplerle mülteci statüsü alan kimselere siyasi mülteci denir. Kişilerin siyasi nitelikli eylemleri nedeniyle ulusal hukukta kovuşturulmasını gerektiren hallerde siyasi mülteci statüsü alması mümkün olmayabilir.

Vatandaşı olunan ülkenin dışında bulunma:

Kişiler, vatandaşı olduğu ülkenin sınırlarında bulunduğu sürece mülteci statüsü alamayacaktır. Kişilerin içinde bulunduğu haklı nedenlere dayanan zulüm korkusu kendi ülkelerinde iken ortaya çıkmış olabilir veya kişiler söz konusu durumdan önce başka ülkeye gitmiş ve halen o ülkede bulunuyor olabilirler. Daha önceden başka ülkeye gitmiş olup ülkesindeki göreceği zulüm sebebiyle geri dönemeyen bu kimselere yerinde mülteci denir.

Ülkesinin korumasından yararlanamama ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istememe:

Kişilerin ülkesinin savaşta olması veya ülke içinde iç savaş benzeri karışıklıklar bulunması halinde devlet üzerine düşen koruma yükümlülüğünü yerine getiremeyecektir. Yahut kişiler haklı sebeplerle ülkelerinin himayesini reddediyor olabilir. Bu durumda kişiler ülkelerinin koruması altında olmadıkları için mülteci statüsü alarak uluslararası korumadan faydalanacaklardır.

Varışta (Prima Facie) Mülteci

Kitleler halinde yapılan iltica halinde, iltica eden topluluktaki her bir kimsenin varışta mülteci olduğu kabul edilir. Varışta mülteci olarak kabul edilen kişiler, bireysel olarak mülteci statüsü almış kişilerle aynı haklardan yararlanır.

Çevresel Mülteci

İklim değişikliği, doğal afetler gibi çevresel sebeplerle yer değiştirmek zorunda kalan kişiler çevresel mülteci olarak ifade edilir.

Sığınmacı

Mülteci statüsü hakkında başvurusuna ilişkin kararı kesinleşmemiş kimseler sığınmacı olarak ifade edilir. Aşağıda değinileceği üzere mülteciler için önemli bir ilke olan geri göndermeme ilkesi sığınmacılar için de önemli bir güvencedir.

Vatansız

Vatansız, hiçbir devletin hukukuna göre vatandaş sayılmayan kimselere denir. Vatandaşlık, kişinin vatandaşı sayıldığı ülkenin hukukunun sağladığı haklar ve korumadan yararlanmasını sağlayan, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan temel bir insan hakkıdır.

Göçmen

Genellikle refah seviyesi, kendi ülkesindeki geçim şartları gibi ekonomik gerekçelerle başka ülkelere giden kimselere göçmen denir.

Uluslararası Koruma Çeşitleri

Uluslararası koruma çeşitleri, YUKK’ta düzenlendiği haliyle mülteci, şartlı mülteci ve ikincil korumadır. Mülteci ve şartlı mülteci arasındaki fark coğrafi bakımdandır. Buna göre,

Mülteci; YUKK m.61’e göre, “Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle,”

Şartlı mülteci; YUKK m.62’ye göre “Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar nedeniyle,”

“ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında mülteci statüsü verilir.”

İkincil Koruma

YUKK m.63’e göre mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilmemekle birlikte kişinin yaşadığı ülkeye geri gönderildiği takdirde yaşam hakkı veya işkence ya da şahsına yönelik şiddete maruz kalarak vücut bütünlüğü zarar görecek ise bu kimseye ikincil koruma statüsü verilebilir.

Geçici Koruma

Geçici koruma, bir uluslararası koruma çeşidi olmamakla birlikte henüz mülteci statüsü bulunmayan ve ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış yabancı topluluğuna acil ve geçici olarak koruma sağlanması mümkündür.

“Geçici Koruma Yönetmeliği, “geçici koruma”yı ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan koruma olarak tanımlamaktadır. Bu bağlamda Türkiye, uluslararası hukuk ve teamüller çerçevesinde Suriye uyruklu yabancılara geçici korumanın aşağıda belirtilen üç temel unsurunu yerine getirerek “geçici koruma” sağlamaktadır: 1. Açık sınır politikası ile ülke topraklarına koşulsuz kabul 2. Geri göndermeme ilkesinin istisnasız uygulanması 3. Gelen kişilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması.” (K.A. Başvurusu, AYM, Başvuru No: 2014/13044, Karar Tarihi: 11.11.2015, p.57)

Mültecilerin Hukuki Statüsü Nedir?

Mültecilerin hukuki statüsü ile ilgili düzenleme Cenevre Sözleşmesi m.12’de yer alır. Buna göre mülteciler, daimi ikametgahının bulunduğu ülkenin yasalarına veya eğer daimi ikametgahı yoksa, bulunduğu ülkenin yasalarına tabidir. Mültecilerin, önceden kazanmış olduğu özellikle evliliğe bağlı hakları, karşılayan devletin iç hukukunun gerektirdiği şartların mülteciler tarafından yerine getirilmesi ve bu hakların karşılayan devletin iç hukukunda tanınan haklardan olması koşuluyla tanınacaktır.

Mülteci Hakları

Mülteciler ve İnsan Hakları

Mülteciler ve insan hakları bağlamında hangi haklar mevcuttur? Temel insan haklarından hangileri mülteci hakları kapsamında korunur? Uluslararası metinler paralelinde iç hukukta mülteci hakları nelerdir? Bu sorular mülteciler ve insan hakları boyutunda önem taşımaktadır. Mültecilerin hukuki durumuna dair sözleşme olarak bilinen 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin başlangıç kısmında mülteciler ve insan hakları ile ilişkilerine özellikle önem atfedilmiştir. Mültecilerin uyum ve eğitim süreçleri kolaylaştırılmak için mültecilerin hakları uluslararası boyutta insan hakları ile paralel biçimde düzenlenmiştir.

Mülteciler, sığındıkları ülkelerde kendilerine kalıcı çözümler bulunana veya sağlanana dek birtakım hak ve özgürlüklere sahiptir. Mültecilerin hakları konusuna değinmeden önce bu kalıcı çözümlerin ne olduğunu açıklayalım. İlk olarak mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar mahiyetinde olmak üzere ifade etmek gerekir devletlerin mültecilere kalıcı çözüm sağlama yükümü bulunmamaktadır, bu konuda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) kalıcı çözüm bulmak ve mültecilerin uyum ve eğitim süreçleri sağlanmak için gerekli organizasyonu yapmakla mükelleftir. Devletler, mülteci hakları konusunda uluslararası iş birliği yapacaktır.

Mülteciler, menşei ülkelerinde barışın yeniden tesis edilmesi üzerine gönüllü dönüş yapabilirler. Bir diğer çözüm, mültecilerin sığındıkları ülkede sürekli ikamet hakkı ve vatandaşlık kazanmalarını öngören yerel entegrasyon yoludur. Son olarak mülteciler için öngörülen çözüm, mültecilerin sığındıkları ülkeden farklı üçüncü bir ülkede sürekli ikamet hakkı kazanmalarını sağlayan yeniden yerleştirme yoludur.

Mülteci Hukukunda Temel İlkeler

Geri Gönderme Yasağı / Non-refoulement

Geri gönderme yasağı, temel bir ilke olan işkence yasağı bağlamında önem taşır. İşkence yasağı, pek çok uluslararası metinle ve iç hukukumuzda anayasal düzlemle korunmuştur. Mülteci hukukunda, mültecilerin işkence görme tehlikesi altında bulundukları menşei ülkelerine geri gönderilmesi, tabii olarak yaşam hakları ve beden bütünlüğünün korunması için onlara tanınan uluslararası koruma ile çelişecektir.

İnsan haklarına dair temel metinlerden biri olan 1975 tarihli İşkenceye ve Diğer Zalimane; Gayri İnsani veya Küçültücü Muameleye veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde bu husus “Hiçbir taraf devlet bir şahsı, işkenceye tabi tutulacağı tehlikesinde olduğuna dair esaslı sebeplerin bulunduğu kanaatini uyandıran başka devlete geri göndermeyecek, sınır dışı etmeyecek veya iade etmeyecektir.” şeklinde düzenlenerek devletlerin geri gönderme yasağı bağlamındaki yükümüne işaret edilmiştir.

“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Türkiye hükümeti tarafından yürürlüğe konulan geçici koruma rejiminin bir parçası olarak uluslararası koruma arayan Suriyelilerin, Suriye’den gelen mültecilerin ve vatansız kişilerin Türkiye’ye kabul edildiğini ve istekleri dışında Suriye’ye geri gönderilmeyeceklerini kabul etmektedir.” (K.A. Başvurusu, AYM, Başvuru No: 2014/13044, Karar Tarihi: 11.11.2015, p.58)

“Mahkeme, yerleşik içtihatlarına göre, bir sözleşmeci devlet tarafından bir sığınmacının ülke dışına çıkarılmasının 3. madde uyarınca bir sorun doğurabileceğini ve bunun sonucu olarak, ilgili kişinin kabul edildiği ülkede işkence ya da insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da cezaya tabi tutulacağına ilişkin gerçek bir tehlikeyle karşılaşacağına inanmak için esaslı gerekçeler bulunduğunda, bu devletin Sözleşme bakımından sorumlu tutulabileceğini hatırlatmıştır. Böylesi koşullarda, 3. madde bireyin o ülkeye gönderilmeme yükümlülüğünü yükler.” (AİHM, Tarakhel/İsviçre, Başvuru No. 29217/12, p.93)

Ayrımcılık Yasağı / Eşit Muamele İlkesi

1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’ne göre, mültecilere ırk, din veya geldikleri ülke bakımından herhangi bir ayrımcılık yapılamaz. Mültecilere genel olarak yabancılara uygulanan muamele uygulanacaktır ve sözleşmenin bütün hükümleri tüm mültecilere eşit biçimde uygulanacaktır. Mülteciler, dini vecibelerini yerine getirirken ve çocukları dini eğitimlerini görürken uygun olduğu ölçüde vatandaşların gördüğü muameleyi görecektir.

Mülteci Hakları Nelerdir?

Bu bölüm, mültecilerin hakları konusunda Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve Geçici Koruma Yönetmeliği’nde düzenlenen hakları içerecektir.

Mültecilerin hukuki durumuna dair sözleşme olan 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde mülteci hukuku ulusal düzenlemelerine ek olarak “ikamet edeceği yeri seçme ve seyahat özgürlüğü” düzenlenmiştir. İkamet ve seyahat özgürlüğü, Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 4. Protokol’de herkese tanınmış bir haktır. Bir diğer mülteci hakkı olarak ifade edilebilecek hak, Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde herkese tanınmış olan “aile hayatı hakkı”dır. Mültecilerin hukuki statüsü belirlenirken, evliliğe bağlı hakları karşılayan devlet tarafından tanınacaktır.

“Üye Devletlerde sığınmacıların karşılanmasına ilişkin asgari standartları belirleyen 27 Ocak 2003 tarihli 2003/9 sayılı Yönerge’ye (“Karşılama Yönergesi”), göre Devletlerin sığınmacılar için garanti altına alması gereken koşullar:

– sığınmacıyı muhtaçlıktan korumaya yeterli gelecek miktarda, nakdi yardım şeklinde veya ayni olarak, konaklayacak yer, yiyecek ve kıyafeti de içeren belirli koşullar;

– aile birliğini koruyacak düzenlemeler;

– tıbbi ve psikolojik yardım;- küçükler için eğitime ve normal öğrenime geçmek için gerekli olan dil derslerine erişim…” (AİHM, M.S.S. / Belçika ve Yunanistan Başvuru No. 30696/09)

Sağlık Hakkı

Mülteci hakları nelerdir, konusunda en önce, yaşam hakkı ile doğrudan bağlantılı olarak sağlık hakkı ulusal mevzuatımızda korunmuştur. YUKK, mülteci statüsü başvurusunda bulunan kişilere bir yıl süreyle sağlık güvencesi tanır. eeBaşvurucunun ihtiyaç durumuna göre veya İçişleri Bakanlığı’nın uygun görmesi halinde süre sınırı aranmaz. Sağlık sigortasından faydalanacak mültecilerin primleri ödeme güçlerine göre kısmen veya tamamen Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.

Eğitim Hakkı

Başvuru sahibi (uluslararası koruma talebinde bulunan ve henüz başvurusu hakkında son karar verilmemiş olan kişi) veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişi (mülteci, şartlı mülteci, ikincil koruma sahibi) ve aile üyeleri, ilköğretim ve ortaöğretim hizmetlerinden faydalanır. Bu kapsamda başvuru sahibi ve uluslararası koruma statüsü sahibine; okul öncesi eğitim, kişisel gelişim, sosyal-kültürel, mesleki ve teknik, sanatsal ve sportif alanlarda talebe bağlı olarak kurslar açılması yoluyla mültecilerin uyum ve eğitim süreçleri kolaylaştırılmak amaçlanır.

Çalışma Hakkı / İş Piyasasına Erişim

Anayasa’da çalışma hakkı ve özgürlüğü herkese tanınmış bir haktır, mülteciler ülkemizde bulundukları süre içinde geçimlerini sağlamak için bu haktan kullanabilecektir. Nitekim 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’a göre uluslararası koruma başvurusunda bulunan ve İçişleri Bakanlığınca şartlı mülteci statüsü verilen yabancı ve vatansız kişiler aynı kanunda öngörülen sürelere tâbi olmaksızın, statü almasından itibaren bağımlı veya bağımsız olarak çalışabilir. Dolayısıyla mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar hususunda mültecilerin bağımsız olarak kendi işyerlerini işletebilmesinin mümkün olduğunu ifade etmek gerekir.

YUKK m.89(4)(c) bendine göre, “mülteci ve ikincil koruma statüsü sahibinin iş piyasasına erişimi, iş piyasasındaki durum ve çalışma hayatındaki gelişmeler ile istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik şartların gerekli kıldığı hâllerde, belirli bir süre için, tarım, sanayi veya hizmet sektörleri, belirli bir meslek, iş kolu veya mülki ve coğrafi alan itibarıyla sınırlandırılabilir. Ancak, Türkiye’de üç yıl ikamet eden veya Türk vatandaşıyla evli olan ya da Türk vatandaşı çocuğu olan mülteci ve ikincil koruma statüsü sahipleri için bu sınırlamalar uygulanmaz.”

İhtiyaç sahibi olduğu tespit edilen başvuru sahibine, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlığın belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde harçlık verilebilir.

Sosyal Hizmetler ve Yardımlar

Başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişilerden ihtiyaç sahibi olanlar 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu çerçevesinde belirlenecek, sosyal yardım ve hizmetlerden yararlandırılabilir. Bu kapsamdaki faaliyetler; mültecilerin uyum ve eğitim süreçleri hususunu kolaylaştırmak için psikososyal destek sağlanması, refakatsiz çocukların barındırılması, sosyal hizmet ve psikososyal destek gereksinimlerinin belirlenmesi amacıyla hane ziyaretleri yapılması şeklindedir.

“…yoksullaşmış sığınmacılara barınma ve saygın maddi koşulların sağlanması yükümlülüğü artık pozitif hukuka girmiş olup, bu yükümlülüğe uygun davranmak…” devletlere düşmektedir. (AİHM, Tarakhel/İsviçre, Başvuru No. 29217/12, p.96)

Bir sığınmacının, idari bir tedbirin uygulanmasını beklerken, herhangi bir eğlence-dinlence etkinliğine erişimi olmadan ve yeterli yiyecek verilmeden emniyet binasında üç ay boyunca gözaltında tutulması da onur kırıcı muamele olarak değerlendirilmiştir.” (Tabesh/Yunanistan, no. 8256/07, m. 38– 44, 26 Kasım 2009)

Tercümana Erişim

Geçici Koruma Yönetmeliği’ndeki düzenlemeye göre “yabancıyla tercüman olmaksızın istenilen düzeyde iletişim kurulamadığında tercümanlık hizmetleri ücretsiz olarak sağlanır.”

Avukatlık Hizmetleri ve Danışmanlık

YUKK m.81(1)’e göre başvuru sahibi ile uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler, başvuru süreci, idari itiraz ve yargı yolu ile ilgili iş ve işlemlerde, ücretleri kendilerince karşılanması kaydıyla avukat tarafından temsil edilebilir. Avukatlık ücretlerini karşılama imkânı bulunmayan başvuru sahibi ve uluslararası koruma statüsü sahibi kişiye, yargı önündeki başvurularında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’ndaki adli yardım hükümlerine göre avukatlık hizmeti sağlanır.

YUKK m.81(2)’e göre başvuru sahibi ve uluslararası koruma statüsü sahibi kişi, sivil toplum kuruluşları tarafından sağlanan danışmanlık hizmetlerinden faydalanabilir.

Kaynakça

-1951 Tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme

-Mültecilerin Hukuk Statüsüne İlişkin 1967 Protokolü

-6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu

-Geçici Koruma Yönetmeliği

-ALTUĞ, Yılmaz, Devletler Hususi Hukuku Bakımından Mülteciler, 1967, İstanbul

-ÇİÇEKLİ, Bülent, 6458 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yabancılar ve Mülteci Hukuku, 6. Baskı, Nisan 2016, Ankara

-EFE, Salih, ULUSOY, Orçun, 117 Soruda Mülteci Hakları, Nisan 2013, Ankara

-İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi

-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

-İşkenceye ve Diğer Zalimane; Gayri İnsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi

-AYM İçtihatları

-AİHM İçtihatları

6 thoughts on “Mülteci Hakları ve Sorumlulukları”

  1. Mülteci kavramını sayenizde daha da iyi anladım bu bilgiler için size teşekkür ederim ?

  2. Gayet kapsamlı ve açıklayıcı bir yazı olmuş emeğinize sağlık.

  3. Eda Özdemir

    Güncel bir konuyla ilgili oldukça detaylı ve açıklayıcı bir yazı hazırlamışsınız. Elinize sağlık.

Yorum bırakın

Yorumunuza yalnızca isminizi eklemeniz yeterlidir.

Yorum yaptığınızda, isminiz bir dahaki sefere hatırlatılmak üzere tarayıcınıza kaydedilebilir. Detaylı bilgi için Kullanım Koşulları ile Gizlilik ve Çerez Politikamızı okuyabilirsiniz. 

İÇİNDEKİLER
Scroll to Top