Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Nedir?
Haksız fiilden kaynaklı tazminat davası; bir kişinin kusurlu ve hukuka aykırı davranışından dolayı zarar gören kimsenin, zararlarının giderilmesi istemini içeren davadır. TBK madde 49’da haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı davranış olarak tanımlanmış ve bu davranışlarla başkalarına maddi (yapılan hastane masrafları, cenaze masrafları vb.) veya manevi (acı, keder gibi duygular yaşanması, kişilik haklarına yapılan saldırılar vb.) zarar veren kişilerin bu zararları gidermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Peki, bu zararları tazmin aracı nedir? Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarıdır. Yine haksız fiilden kaynaklanan ne demek sorusuna vereceğimiz cevap da “kusurlu ve hukuka aykırı davranıştan kaynaklanan demektir.” olacaktır.
Tazminat Davasının Türleri Nelerdir?
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davaları iki türden oluşur: haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat davası ve haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat davası.
Haksız Fiilden Kaynaklı Maddi Tazminat Davası
Maddi tazminat, maddi zararların mevcut olduğu durumlarda bu zararların giderilmesi aracıdır.
- Maddi zarar, kişinin isteği dışında mal varlığında meydana gelen eksilmeler bütünüdür. O halde kişinin haksız fiil dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmişse burada haksız fiilden doğan maddi bir tazminat söz konusu olacaktır.
- Haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat davası açıldığında maddi tazminatın miktarı çeşitli unsurlar dikkate alınarak belirlenir. Tazminat miktarı belirlenirken dikkate alınan unsurlar: uğranılan zarar, kusurun derecesi, zarar görenin rızası, zarar görenin ortak kusuru vb.dir.
- Haksız fiilden kaynaklı maddi tazminat davası, zarar gören tam ehliyetli ise bizzat kendisi tarafından yasal temsilcinin rızasına gerek olmadan açılabilir. Eğer zarar gören sınırlı ehliyetsizse yasal temsilcisinin rızası ile açılabilir, tam ehliyetsizse yani ayırt etme gücüne sahip değilse yasal temsilcisi zarar gören adına dava açabilir. Bunun yanı sıra haksız fiil sonucu kişi ölmüşse mirasçıları da maddi tazminat davası açabilirler. Son olarak ise ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler, uğradıkları zararların giderilmesi için dava açabilirler.
- Haksız fiilden doğan tazminat, maddi tazminat olduğunda sermaye (toplu biçimde) şeklinde veya irat (dönemlere bölünmüş şekilde) şeklinde ödenebilir. Tazminatın ne şekilde zarar görene ödeneceğini mahkeme belirler.
Haksız Fiilden Kaynaklı Manevi Tazminat Davası
Manevi tazminat, manevi zararların mevcut olduğu durumlarda bu zararların giderilmesi aracıdır.
- Manevi zarar, kişinin şahıs varlığındaki eksilmeleri ifade etmektedir. Şahıs varlığındaki eksilme kişilik haklarının (isim, ses, görüntü, şeref ve haysiyet, beden bütünlüğü üzerindeki haklar) ihlal edilmesi ile meydana gelir. Yani haksız fiilden doğan tazminat, kişilik haklarının ihlal edildiği durumlarda manevi tazminattır.
- Manevi tazminat davasını zarar gören bizzat kendisi açabileceği gibi zarar görenin, sınırlı ehliyetsiz olduğu durumlarda da yasal temsilcinin rızasına gerek olmadan zarar gören bizzat dava açabilir. Bu durumun sebebi manevi tazminat talep hakkının, maddi tazminattan farklı olarak, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olmasıdır (sınırlı ehliyetsizler şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarını TMK m.16 gereği rızaya gerek olmadan kullanabilirler). Manevi tazminat talep hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olmasının bir diğer sonucu da zarar gören (muris), ölmeden önce manevi tazminat talebini ileri sürmüşse ancak o zaman mirasçılarına manevi tazminat talep hakkının geçmesidir. Zarar gören tam ehliyetsiz ise yasal temsilci onun adına dava açabilir.
- TBK m.56’daki özel düzenlemeye göre; ölüm ve ağır bedensel zararlarda ölenin veya zarar görenin yakınları manevi tazminat olarak uygun bir miktar para talep edebilirler.
- Haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat davası sonucunda hükmedilen tazminat sadece sermaye şeklinde ödenebilir. Hâkim takdiri olarak irat şeklinde ödenmesine karar veremez. Çünkü manevi tazminatın amacı esasında telafi edilmesi güç olan kayıpların, üzüntülerin bir nebze de olsa giderilmesidir.
Zamanaşımı Süreleri
Haksız fiilden kaynaklı tazminat davası zamanaşımı süreleri, TBK m.72’de düzenlenmiştir. Buna göre 2 yıllık subjektif zamanaşımı süresi ve 10 yıllık objektif zamanaşımı süresi öngörülmüştür. 2 yıllık süre zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlar. 10 yıllık süre ise fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar. Bu süreler geçtikten sonra zarar gören, zarar verenden (haksız fiili işleyen) uğradığı zararların giderilmesi için tazminat isteyemez. Ancak unutulmamalıdır ki zamanaşımı bir defidir yani ileri sürülmediğinde hâkim re’sen dikkate alamaz.
Haksız fiiller bazı durumlarda ceza kanununa göre suç da teşkil edebilmektedir. Örneğin; insan öldürmek, yaralamak bu fiiller hem tazminat sorumluluğu doğuran haksız fiil hem de cezai sorumluluk doğuran bir suçtur. Böyle durumlarda ceza kanunlarında hem suç hem de haksız fiil teşkil eden fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörülmüşse bu zamanaşımı süresi haksız fiilden kaynaklı tazminat davası zamanaşımı süresi olarak da uygulanır.
Bazı durumlarda ise haksız fiiller zarar gören açısından bir borç doğmasına sebebiyet vermiş olabilir. Örneğin; aldatma, korkutma. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki aldatma ve korkutma durumunda mevcut borcu iptal için 1 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Ancak bu süre kaçırıldığında ne olacaktır? işte bu durumda fiiller haksız fiil teşkil ettiği için bir de zarar gören açısından borç doğurduğu için TBK m.72/2’ye göre haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile zarar gören her zaman borcu ifadan kaçınabilir.
Dava Nerede Açılır?
Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Görevli Mahkeme
HMK m.2/1’e göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Buna göre HMK m.2’de yer alan ‘malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalar’ ifadesinin kapsamına yukarıda çeşitli başlıklar altında da yer aldığı üzere maddi (malvarlığında meydana gelen eksilmeler) ve manevi (şahıs varlığında meydana gelen eksilmeler) tazminat davaları da girmektedir. Buna göre haksız fiilden kaynaklı tazminat davasında görevli mahkeme neresidir? Sorusunun cevabı “asliye hukuk mahkemesi” olmalıdır.
Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Yetkili Mahkeme
Haksız fiilden kaynaklı tazminat davası yetkili mahkeme neresidir? Sorusuna verilebilecek birkaç alternatif cevap vardır. Haksız fiilden kaynaklanan davalarda yetki şu mahkemelere verilmiştir:
- Davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi (HMK m.6/1). Burada haksız fiilden kaynaklanan davalarda yetki ‘genel yetkili mahkeme’ olarak belirlenmiştir.
- Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesi (HMK m.16).
- Haksız fiilden doğan davalarda, zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir (HMK m.16).
- Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir (TMK m.25/5). Burada kanun koyucunun anlatmak istediği, kişilik haklarının ihlal edildiği durumlarda yani manevi tazminat davasının açılabileceği durumlarda yetkili mahkemenin, zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi veyahut da davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğudur.
Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Harç Ücretleri
Karar ve ilam harcı maktu harç ve nispi harç olmak üzere ikiye ayrılır. Maktu harç, miktarı belli olan ve ‘genellikle’ konusu para olmayan veya konusu para ile değerlendirilemeyen davalarda alınan harçtır. Nispi harç ise konusu para olan veya konusu para ile değerlendirilebilen davalarda alınan harçtır. Nispi harçta belli oranlar dahilinde uyuşmazlık konusu üzerinden harç alınır.
Haksız fiilden kaynaklı tazminat davası harç ücretleri nispidir. Ölüm veya bedensel zarar halinde açılan maddi, manevi tazminat davalarında talep edilen tazminat miktarının binde 68,31’i hesaplanır ve bunun 1/20’si peşin harç (karar ve ilam harcının peşin alınan kısmı) olarak alınır. Ölüm veya bedensel zarara dayanarak açılmayan tazminat davalarında genel kural uygulanır, talep edilen tazminat miktarının binde 68,31’i hesaplanır ve bunun 1/4’i peşin harç olarak alınır. Esasında karar ve ilam harcı davayı kaybeden tarafın üzerine bırakıldığından dava sonuçlanınca kaybeden taraf harcın tamamını öder.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davası Kesinleşmeden İcra Edilebilir mi?
Kural olarak mahkemece verilen kararlar, verildikleri andan itibaren icrai etkiye sahip olduğundan verilen kararlar henüz kesinleşmemiş olsa dahi icra edilebilirler ancak bu kuralın istisnası vardır. HMK m.367/2’ye göre “kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.” Belirtilen maddeye göre haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası kesinleşmeden icra edilebilir çünkü tazminat davaları borçlar hukuku kapsamına girmektedir.
Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Davasında Arabuluculuk
Arabuluculuk, bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Özel hukuk uyuşmazlıklarında taraflar uzman bir üçüncü kişiye (arabulucuya) başvurarak aralarındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasını talep edebilirler. Arabuluculuk ikiye ayrılır; zorunlu arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk. Zorunlu arabuluculuk, dava açmadan önce arabulucuya başvurmanın zorunlu olduğu durumları ifade eder. İhtiyari arabuluculuk ise dava açmadan önce isteğe bağlı olarak arabulucuya başvurulabilen durumları ifade eder.
Haksız Fiilden Kaynaklı Tazminat Davası Arabuluculuk Zorunlu mu?
Haksız fiilden kaynaklı tazminat davalarında arabuluculuk zorunlu değildir. Ancak şunu belirtmeliyiz ki ticari davalarda, iş davalarında, bazı tüketici davalarında arabuluculuk dava şartı olarak arandığı için bu davalarda biz tazminat talebi var ise örneğin; taraflardan birinin tacir olduğu bir haksız fiilden kaynaklı tazminat davası söz konusu ise burada bir taraf tacir olduğundan ticari dava mevuttur, bu nedenle de zorunlu arabuluculuk yöntemine başvurulmalıdır. TTK madde 5/A’da da bu hususa değinilmiştir.
Haksız Fiil Kaynaklı Tazminat Davası Belirsiz Alacak Davası Olarak Açılabilir mi?
Belirsiz alacak davası, davacıların alacak miktarını tam olarak tespit edemediği durumlarda açılabilir. Miktarı belirlenebilen alacaklar için belirsiz alacak davası açılamaz. Buna göre haksız fiil kaynaklı tazminat davası belirsiz alacak davası olarak açılabilir. Tabi gerekli şartların var olması gerekir bu şartlar HMK madde 107 incelenince görülecektir. Genelde haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat davalarında niteliğinden dolayı zararın miktarı tam olarak belirlenememektedir bu yüzden manevi tazminat davalarında belirsiz alacak daha çok söz konusu olur.
Yargıtay Kararları
Haksız fiilden kaynaklı tazminat davası Yargıtay kararları, manevi tazminat, haksız fiilden kaynaklı manevi tazminat davası amacı nedir sorularına cevap olabilecek Yargıtay kararı örneği;
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/1287 E., 2021/12616 K.
“…Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür. Amacı ise kişinin, hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, kişinin duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşıladığı bir gerçektir. Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. Bu tazminat türü, kişinin haksız eylem sonucu duyduğu acı ve elemin giderilmesini amaçladığı için, zarar gören kişi, öngördüğü miktarı belirleyerek istemde bulunabilir. Maddi zararda olduğu gibi manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır.”
Görevli mahkeme neresidir sorusuna cevap olabilecek Yargıtay kararı örneği;
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/17896 E., 2021/4942 K.
“…TTK’nin 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
Haksız fiilden kaynaklı tazminat davası belirsiz alacak davası olarak açılabilir mi sorusuna cevap olabilecek Yargıtay kararı örneği;
10. Hukuk Dairesi 2020/7981 E., 021/9679 K.
“… 6100 sayılı HMK’nin 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası, özellikle zararın baştan belirlenemediği ancak bir incelemeden sonra zararın tam olarak tespitinin mümkün olduğu tazminat taleplerinde söz konusu olur. Alacaklının böylesi bir davayı açabilmesi için alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirlemesinin objektif olarak mümkün olmaması gerekir. Alacak miktarı biliniyorsa ya da bilinebilecek durumdaysa böyle bir dava açılamaz. Çünkü bu durumda her davada arandığı gibi hukuki yarar aranacak olup alacak miktarının biliniyor ya da bilinebilecek olması halinde davacının hukuki yararından söz edilemez.”
Kaynakça
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
-4271 sayılı Türk Medeni Kanunu
-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
-YILDIRIM, Abdülkerim, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 12.Baskı, Ankara, 2021
-Yargıtay Kararları
-Konuya ilişkin makaleler
Ben teşekkür ederim, iyi okumalar.
Beğenmenize sevindim, teşekkür ederim. İyi okumalar
Çok teşekkür ederim, iyi okumalar ☺️
Teşekkür ederim, iyi okumalar ☺️
Gayet bilgilendirici ve yararlı bir yazı olmuş. Elinize emeğinize sağlık.
Yine harika bir anlatım. Elinize sağlık Merve Hanım?
Daha önceki yazınızda olduğu gibi sade ve anlaşılır bir dil kullanmışsınız.Elinize ve emeģinize saglık.
Güzel bir yazı olmuş, teşekkürler