Geniş Anlamda Müsadere
Müsadere kavramına eski zamanlardan beridir rastlamak mümkündür. İlk zamanlarda uygulamada suçlunun bütün malvarlığının devlete geçmesi esası olduğunu görmekteyiz. Buradan hareketle müsadere amacı olarak suçlu olan kişiye yönelik bir yaptırım olduğu çıkarımını yapabiliriz. Farklı olarak günümüz ceza hukukunda müsadere sistemi; suçun karşılığı olarak kanunda öngörülmüş hallerde, belirtilmiş nitelikteki eşya veya eşyaların mülkiyetinin suçlu sıfatındaki kişinin aidiyetinden çıkarılıp devlete geçirilmesini öngören bir yaptırımdır. Yani suçlunun bütün malvarlığının devlete geçmesi yerine kanunda belirtilmiş eşyaların devlete geçmesi esastır.
Müsadere sisteminin getirilmesinin nedeni, toplum düzeninin bozulmasını önlemektir; tehlikeli olarak nitelendirebileceğimiz; silah, uyuşturucu gibi şeylerden toplumu korumak ve aynı zamanda hukuka aykırı yollardan elde edilmiş kazancın bu kişi veya kişilerden alınmasını sağlamak müsadere usulünün amacı olarak söylenebilir.
Hukukta Müsadere Ne Demek?
Ceza hukukunda müsadere sistemi, nitelik olarak bir güvenlik tedbiridir. Bu nedenle müsadereye hükmedilebilmesi için bir suçun işlenmesi zorunludur.
Bu usul, el koyma ile karıştırılmamalıdır. Müsadere ile el koyma arasındaki fark, hukuki niteliklerinden kaynaklanmaktadır. El koyma bir ceza değil, koruma tedbiridir. Bu sebeple burada bir eşyanın geçici olarak devletin himayesine geçmesi söz konusudur. Ancak müsadere güvenlik tebdiri olmakla birlikte bir yaptırım türüdür ve eşyanın sürekli olarak devletin himayesine geçirilmesidir. CMK m.123 müsadere usulü ve m. 134 de el koyma koruma tedbirine yer vermiştir.
Müsadere Çeşitleri
Kanunumuzda müsadere eşya müsaderesi (m. 54) ve kazanç müsaderesi (m. 55) olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Eşya Müsaderesi
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi eşya müsaderesi, kanunumuzda 54. maddede düzenlenmiştir. Bu madde;
“(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine hükmolunur.” şeklindedir.
Buradan hareketle, eşya müsaderesi için;
●Bir suça bağlanmış olması
●Müsadereye konu olan eşyanın bulunması
●Eşyanın suçun işlenmesinde kullanılma amacı ile hazırlanmış olması
●Müsadereye konu teşkil eden eşyanın yerine eşdeğerinin müsaderesi şeklinde ayrımlar yapmak mümkündür.
Bunları başlıklar halinde incelersek;
–Bir suça bağlanmış olması:
Eşya müsaderesinin bu çeşidinde müsadereye karar verilebilmesi için eşyanın kullanılmaya başlanmış olması ve suçun icrasına da başlanmış olması gerekmektedir. Aynı zamanda eşya müsaderesinin bu türünde kasten işlenen bir suçun olması gerekmektedir, taksir ile işlenmiş olan suçların müsaderesi mümkün değildir. Örneğin, 2016 tarihli bir yargıtay kararında taksirli suçta kullanılmış bir av tüfeği ile 1 adet deforme kurşun nüve, 2 adet av tüfeği fişeği ve 2 adet av fişeği kartuşunun müsaderesinin mümkün olmadığına karar verilmiştir.
Yine bu müsadere çeşidinde,
▪︎kişi kusuru bulunmadığı için cezalandırılmamış dahi olsa suçta kullandığı eşya müsadere edilebilir.
▪︎işlenen suç sebebiyle mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği hallerde de suçta kullanılan eşya müsadere edilebilir.
–Müsadereye konu olan eşyanın bulunması:
Müsadereye konu olan eşyanın taşınır veya taşınmaz olması önemli değildir, ancak insan vücuduna ayrılmaz bir biçimde bağlı olan yapay uzuvlar ve insan bedeni Anayasamızın 17. maddesine ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır, müsadere edilemez. Vücuttan atılabilmesi mümkün olan yapay uzuvlar ise müsadere edilebilir.
▪︎ müsadereye konu olan eşyanın fiziken var olması gerekmektedir, yani hak ve talepler müsadereye konu olamaz. (TCK 54/5)
▪︎ müsadereye konu olan eşya ile suç arasında kanunun aradığı anlamda bir ilişkinin varlığı aranmaktadır.
▪︎ müsadere kararı orantılı olmalıdır, işlenmiş olan suça göre hakkaniyete uygun bir müsadere kararı verilmelidir.
–Eşyanın suçun işlenmesinde kullanılma amacı ile hazırlanmış olması:
Bu müsadere türünde suçun icra hareketlerine başlanmış olması gerekir yani eşyanın suçun icrası için hazırlanmış olması yeterli değildir. Aynı zamanda bu müsadere türünde suçun icrası için hazırlanan eşyanın sahibinin iyi niyetinin olup olmaması önemli değildir.
-Müsadereye konu teşkil eden eşyanın yerine eşdeğerinin müsaderesi:
Müsadereye konu olan eşyaya ulaşılamadığı (tüketilme, elden çıkarma, ortadan kaldırma vb.) durumlarda bu eşyanın tutarı kadar para müsadere edilir. Bununla ilgili 2007 tarihli bir yargıtay kararında sanık tarafından suçta kullanıldıktan sonra denize atılan bıçağın değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilmiştir.
Tüm bu bilgilerden sonra eşya müsaderesi için şu soruların düşünülmesi olasıdır: ‘müsadere edilen malın iadesi mümkün müdür?‘ ve ‘tehlike arz eden eşyanın müsaderesine kim karar verir?‘
Bu ve benzeri sorulara cevaben CMK. m. 256 ya bakmamız gerekir.
“(1) Müsadere kararı verilmesi gereken hâllerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir.
(2) Kamu davası açılmış olup da iade edilmesi gereken eşya veya malvarlığı değerleri ile ilgili olarak esasla birlikte bir karar verilmemiş olması durumunda, mahkemece re’sen veya ilgililerin istemi üzerine bunların iadesine karar verilir.” bu madde gerekçesinde, kamu davası açılmamış veya açılmışsa da bu hususlarda esasla beraber bir karar verilmemiş olabilme gibi durumda yapılması gerekenler belirtilmiştir.
Kazanç Müsaderesi
Kazanç müsaderesi kanunumuzda “(1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
(2) Müsadere konusu eşya veya maddi menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hallerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.
(3) (Ek: 26/6/2009 – 5918/2 md.) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyiniyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir.”
şeklinde düzenlenmiştir. Bu kanun maddesindeki temel amaç kazanç elde etmeyi suç yoluyla yapmanın önüne geçebilmektir.
Kazanç müsaderesi kararının verilebilmesi için,
-kasten işlenen bir suç ve bu suç ile bağlantılı olarak elde edilmiş bir kazanç olmalıdır.
-maddi menfaatin suçun mağduru olan kişiye iade edilememesi gerekir.
-kazanç müsaderesine konu olan eşyanın iyiniyetli üçüncü kişi veya kişiler tarafından kazanılmış olmaması gerekir.
-kazanç müsaderesine konu olan kazanç ile suç arasında bir bağlantının olması gerekir.
-eş değer (kaim değer) müsaderesi de diyebileceğimiz türde müsadereye konu olan eşya ve maddi menfaat, failin malvarlığından çıkmış olmalı ve yerine yeni bir değer girmiş olmalıdır.
Müsadereyi Etkileyen Durumlar
Akıl Hastalığı:
Akıl hastalığı halinde kişinin kusur yeteneği bulunmamaktadır. Bu durumda cezaya da hükmedilemez. Ancak eşya müsaderesinde de bahsettiğimiz gibi akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine başvurulabilir ve suç eşyasının müsaderesine karar verilebilir.
Yaş Küçüklüğü:
Yaş küçüklüğü TCK m.31 de düzenlenmiştir: ‘‘(1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.’’ Bu maddede belirtilen kişiler hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilebilecektir, dolayısıyla müsadereye de karar verilebilir.
Kusurluluk:
Kişinin ceza sorumluluğuna gidilebilmesi için failin kusurunun olması şartı aranmaktadır. Ancak güvenlik tedbirlerinde kusurluluk halleri aranmamaktadır. Bu sebeple kişiye ceza verilmeyen hallerde de kişi hakkında müsadereye karar verilebilir.
Hukuka Uygunluk Sebeplerinin Varlığı:
Bu durumda suçun hukuka aykırılığı ortadan kalkmaktadır, fiil suç teşkil etmediğinden dolayı müsadere de söz konusu olmayacaktır.
Beraat Kararı:
Beraat kararının verilmiş olduğu durumlarda müsadere kesin olarak mümkün olmayacaktır demek doğru değildir. Bu durumda beraat kararının gerekçesi önem taşımaktadır. Gerekçede faile yüklenen fiilde failin kastının bulunmuyor olması gibi sebeplerle verilmiş olan beraat kararında müsadereye konu olan eşya da başlı başına suç oluşturmuyor ise müsadereye karar verilemez.
Müsadere Usulünde Karar ve Kararlara Karşı Kanun Yolu
Bu yazıda müsaderenin genel anlamda niteliklerinden bahsetmeye çalıştık. Tüm bu bilgilerden sonra ‘müsadere kararı nasıl uygulanır?’ sorusu sorulacaktır. Şimdi de bu hususu ele alacağız.
Öncelikle müsadere usulünde görevli mahkeme ile başlayalım.
Öncelikle kural olarak müsadere usulünde yargılamayı yapan mahkeme asıl ceza davası ile beraber talep olmasa dahi müsadereye karar verir. Yani yetkili mahkeme esas davayı görmekle yetkili olan mahkemedir. Ancak kamu davasının açılmadığı veya esas hükümle birlikte müsadere için ilgili kararın verilmemiş olması durumunda CMK. m. 256/1 uyarınca katılan veya savcı müsadere davası açabilmektedir.
Musulünde; suç konusu olmayan bir eşyanın müsaderesi söz konusu olabilir. Bunda CMK. m. 259 (“(1) Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tâbi bulunan eşyanın müsaderesine sulh ceza hâkimi tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir.”) uyarınca sulh ceza hakimi tarafından duruşma olmadan karar verilir.
Müsadereye ilişkin 5271 sayılı CMK ‘nın 256 vd. maddelerinde bu hususla ilgili detaylı açıklama yapılmıştır. Bu maddeye göre müsadereye konu olan eşya üzerinde hakkı olanlar duruşmaya çağırılır ve bu kişiler sanığın sahip olduğu hakları kullanma hakkına sahip olurlar. Ancak bu kişilerin çağrıya uymaması müsadere kararının verilmesini etkilemez. (CMK m. 257/2-3)
Aynı zamanda müsadere kararına itiraz etmek istenmesi durumunda karara karşı; savcı, katılan, müsadereye konu olan eşya ve mal varlığında hakkı olanlar kanun yoluna başvurabilirler. Bu kanun yolu da 7 günlük süre içerisinde başvurulması koşulu ile CMK m. 258 uyarınca istinaf mahkemesidir.
Müsadere kararlarında; müsadere kararlarının infazı için hükmün kesinleşmesinden itibaren 20 yıllık ayrı bir infaz zamanaşımı süresi vardır. Eşya müsaderesinde de bahsettiğimiz gibi iyiniyetli üçüncü kişilerin eşyaları suçta kullanılmış olsa dahi müsadere edilemez.
Yargıtay Kararları
Üçüncü Kişilere Ait Malın Müsaderesi
Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2019/12176 K.
“Tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden ise;
TCK’nın 54/1. maddesine göre, kasıtlı bir suçun işlenilmesinde kullanılan eşyanın müsadere edilebilmesi için, söz konusu eşyanın iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamasının gerekmesi, suçta kullanılan ve mağdura ait meyve bıçağının sahibine iade edilmesi gerekirken, müsaderesine hükmolunması,
Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.”
Mağdur Sıfatında Olan Kişinin Malları Müsadere Edilemez
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/12/2018 tarihli ve 2015/10-325 Esas, 2018/662 sayılı Kararında da ifade edildiği üzere, 5237 sayılı TCK’da yaptırımların “ceza” ve “güvenlik tedbirleri” adı altında ayrı ayrı düzenlenmesi, müsaderenin bir güvenlik tedbiri olarak öngörülmesi, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 1. fıkrasında güvenlik tedbirine ilişkin kararların hüküm olduğunun belirtilmesi karşısında müsadereye ilişkin hükmün, mahkumiyet hükmünden bağımsız bir hüküm olduğunun, temyize konu edilmesi halinde mahkumiyet hükmünden ayrı olarak incelenebileceği, aksi kabulün mahkumiyet ve müsaderenin bağımsız birer hüküm oldukları kuralına aykırılık teşkil edeceği gözetilerek sanıklar hakkında verilen müsadere kararları ayrı bir inceleme konusu yapılmıştır.
Ayrıca, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/12/2008 gün ve 2008/146-235 sayılı Kararına göre mağdurun belli olması ve maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilebileceği durumlarda suçun maddi konusunu oluşturan değerlerin müsaderesine karar verilemeyeceği nazara alınarak; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, suç dönemi içerisinde alıp sattıkları ve halen adlarına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallarının niteliklerinin ve değerlerinin belirlenmesi amacıyla detaylıca araştırma yapılması, sanık …‘ın yüzde ellisine sahip olduğu…. San. Tic. Ltd. Şti’nin kayıtlarının getirtilerek sanığın bu şirket vasıtası ile elde ettiği herhangi bir gelir bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile dosyanın tüm ekleri ile birlikte konunun uzmanı bir bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, adlarına kayıtlı mal varlığı değerlerinin edinilme tarihleri ile suç tarihleri ve malların edinilme şekli karşılaştırılarak suçtan elde edilen paralar ile illiyet bağı kurulup kurulamayacağı konularında ayrıntılı rapor alınmasından sonra hasıl olacak kanaate göre adlarına kayıtlı mal varlığı değerlerinin ilgili kuruma iadesi hususunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde uygulama yapılması, kanuna aykırı, sanık … müdafin ve katılan … Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin CMK’nın 302/2. Maddesi uyarınca BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 5.Ceza Dairesi – Karar:2021/433).
Yağma Suçunun İşlenmesi Durumunda Kazanç Müsaderesi
Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 2019/2928 K.
“Mağdur …‘in cep telefonunun yağmalandığı olayda, sanıkların cep telefonunu tanık … Yalçın’a sattıklarını söyleyerek pişmanlık gösterdiklerinin anlaşılması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 sayılı kararı ışığında, sanıkların mağdurdan yağmalamak suretiyle aldıkları cep telefonunu, sattıkları … ‘ın adresini göstermeleri sonucu, görevlilerin zapt ettikleri telefonu mağdura bu şekilde iade ettikleri ancak; yağmalanan malın üçüncü kişiye satılması halinde, failin, bizzat pişmanlık göstererek, mağdurun zararını tazmin etmesi yanında satın alan iyi niyetli ise, satın alanın zararını da gidermesi; kötü niyetli ise, satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerektiğinden; sanıklardan telefonu satın alan üçüncü kişinin zararının giderilip giderilmediği ve iyiniyetli üçünçü kişi olup olmadığı araştırılmadan TCK’nin 168/3. maddesi ile uygulama yapılması, bozma nedenidir.”
Kaçakçılık Suçunda Aracın Müsaderesi
Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2021/2910 K.
“Olay tutanağı, oluş ve dosya kapsamına göre; olay tarihinde sanığın kullandığı araçta arama kararına istinaden yapılan aramada; aracın içinden bidonlara doldurulmuş vaziyette toplam 420 litre gümrük kaçağı akaryakıt ele geçirilmesi şeklinde gerçekleşen olayda; Suçta kullanılan bilinen hacmi itibarıyla ağırlıklı bölümünü oluşturmadığı gibi, aracın suç tarihinde bilinen değeri ile gümrük kaçağı akaryakıtın gümrüklenmiş değeri karşılaştırıldığında, nakil aracının müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı gözetilerek, aracın iadesi yerine yazılı şekilde müsaderesine karar verilmesi bozma nedenidir.”
Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2021/2901 K.
“Yakalama anında sanık …‘nin kullanımında olan ve yapılan aramada içerisinde 268 karton kaçak sigara ele geçirilen 13 AE 923 plakalı aracın kayıt maliki …‘nın aracı sanık …‘ye sattığını , emanet vermediğini , araç ile bir alakasının kalmadığını beyan etmesine rağmen , suça konu sigaraların yük ve hacim bakımından ağırlıklı bölümünü oluşturup oluşturmadığı ve müsaderenin hakkaniyete uygun olup olmayacağı tartışılmadan , dosya içeriği ile uyumsuz şekilde, malen sorumlunun iyi niyetli olduğu gerekçesi ile nakil aracının iadesine karar verilmesi , kaçak eşya miktarı itibarıyla aracın ağırlıklı bölümünü oluşturmadığından sonucu itibarıyla iade kararı yerindedir.”
Kaynakça
-Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, KOCA, ÜZÜLMEZ
-Ceza Hukuku Genel Hükümler, ARTUK, GÖKÇEN
-Ceza Hukuku Genel Hükümler (15) s. 872-876, ÖZGENÇ
-Ceza Muhakemesi Kanunu
-Türk Ceza Kanunu
-Yargıtay Kaynakları
Ben teşekkür ederim ilginiz için
Gayet açıklayıcı bir yazı olmuş. Yazara teşekkür ederim.
Teşekkür ederim yorumunuz için.
Teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim ilginiz için.
İlginiz için ben teşekkür ederim.
Ayrıntılı ve güzel olmuş, teşekkürler.
Emeğinize sağlık, tebrik ederim. Faydalı bir yazı olmuş.