Genel Olarak
Sonradan delil sunma hukuk davalarının usul kanunu olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “Sonradan delil gösterme” başlığı altında 145. Maddede düzenlenilmiştir. HMK md 145’de sonradan delil sunma “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Sonradan delil sunmak için öncelikle yargılamayı geciktirmemesi amacı taşımalıdır veya delilin sunulması, sonradan delil sunacak tarafın kusuruna dayanmaması gerekmektedir. Kişinin kendi kusuruna dayanmayan sonradan sunulan delile örnek olarak ilgili delilin dava başladıktan sonra oluşması örnek gösterilebilir.
Mahkemelerde Delil Nasıl Sunulur?
Mahkemelerde beş aşama vardır. Bunlar dilekçelerin değiştirilmesi aşaması, ön inceleme aşaması, tahkikat aşaması, sözlü yargılama aşaması ve hüküm aşamasıdır. Söz konusu davaya ilgili delilleri sunma 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiştir. Söz konusu davanın davanın basit yargılamaya mı tabii yoksa yazılı yargılamaya tabii olduğuna göre delil sunma süreleri farklılık göstermektedir. Ancak her halükarda dilekçelerin değiştirilmesi aşamasında delil gösterme kısmı kural olarak usulen sona ermektedir. Basit yargılamaya tabii davalarda dilekçelerin değiştirilmesi aşamasında davacı tarafın sunduğu dava dilekçesi ve davalı tarafın sunduğu cevap dilekçesi ile delil sunma hakkı sona ermektedir. Yazılı yargılamaya tabi davalarda davacı tarafa cevaba cevap dilekçesi sunma hakkı verilir. Davalı tarafa da tekrardan cevap dilekçesi sunma hakkı verilmektedir. Dilekçede belirtilen delillerin mahkemeye derhal sunulması gerekmemektedir. Delillerin mahkemeye ulaştırılması için ek süre talep edilebilir.
Yazılı Yargılamada Sonradan Delil Sunma
Yazılı yargılamaya tabi davanın dava dilekçesinin içeriği HMK’nun 119. maddesinde düzenlenmiştir. HMK md 119/1.f bendinde “İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” düzenlenmiştir. 119. maddenin 2. Fıkrasında dilekçede eksik olabilecek bazı hususların giderilmesi için kesin süre verilerek tamamlanılabileceği söylenmesine karşın bu hususlara (f) bendi eklenmemiştir. Yani delil sunulmazsa veya unutulursa daha sonra delil eklenememektedir. Davalı taraf içinde aynı durum geçerlidir. Cevap dilekçesini sunarken deliller dilekçeye ek olarak mahkemeye sunulmaktadır. HMK md 136’ da tarafların ikinci dilekçelerini sunmaları düzenlenmiş olup md. 136/2’de “Davacının cevaba cevap, davalının da ikinci cevap dilekçesi hakkında, dava ve cevap dilekçelerine ilişkin hükümler, niteliğine aykırı düşmediği sürece kıyasen uygulanır.” demektedir. İlgili hükümler kıyasen uygulanır.
Eğer karşı taraf cevap dilekçesi sunmazsa, HMK md. 128 “Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.” gereğince tüm vakaları inkar etmiş sayılır. Cevap dilekçesi sunmamasının bir sonucu olarak davacı taraf tekrardan cevaba cevap dilekçesi sunamaz. Dilekçelerin değiştirilmesi aşaması sona ermiş olup ön inceleme aşaması başlatılır akabinde soruşturma ve kovuşturmanın genişletilmesi yasağı başlamış olur. Cevaba cevap dilekçesiyle delil sunma hakkı ortadan kalkmış olur.
Söz konusu dava açılırken taraflar dilekçelerinden delillerinden bahsedip, ilgili belgelerin elde edilmesi için süre isteyebilir. Deliller daha sonra elde edilmesi halinde henüz sunulmayan ancak dilekçede açıklanan ve bildirilen deliller için hakim tarafından iki haftalık kesin süre verecektir. Delillerden bahsedilmesi ancak ilgili dosyaya bu delillerin sunulmaması durumunda HMK md. 140/5 devreye girecek “139’uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.” hükmünce delille dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacaktır.
Basit Yargılamada Sonradan Delil Sunma
Basit yargılamaya tabii davalarda ise işbu davaya sadece dava dilekçesi ve cevap dilekçesi sunulur. Bundan dolayı davacı taraf açısından dava dilekçesi sunulduğu an davalı taraf bakımından ise cevap dilekçesi sunulduğu an soruşturma ve kovuşturmanın genişletilmesi yasağı başlatılır. HMK md 319’da “İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.” diye de ayrıca düzenlenmiştir. Bu yasak daha sonra istinaf ve temyiz aşamalarında da devam edecek ve başta gösterilmeyen bir delile dayanılamayacaktır. Yasal süresi geçtikten sonra, sonradan delil sunma mümkün olmayacaktır. Bu yüzden davayı açan dava dilekçesi ile cevap dilekçesi delil sunma açısından çok önemli bir noktadadır. Bütün davanın nasıl devam edeceği konusunda yol gösterir. Bu durumda mahkemeye delil iki şekilde sunulabilir; ilk olarak HMK’da düzenlenen sonradan delil sunma başlıklı md. 145’teki ilgili hükümler saklı olup, bu dayanakla sonradan delil sunulabilir. İkinci olarakta İddianın genişletilmei veya değiştirilmesi yasağında bir defaya mahsus olmak üzere ıslah yapılabilir.
Sonradan Delil Sunma İbrazı
HMK md 145’te bu duruma bir istisna getirilmiştir. Tarafların sonradan delil gösterebilmeleri için “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” hükmü getirilmiştir. Bu hükme göre taraflar geciktirme amacı taşımayan veya söz konusu delilin taraf kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle ileri sürülememesi durumu varsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir demektedir. Söz konusu hükme göre mahkemeyi uzatma amacı taşımayan deliller sonradan ileri sürülmesi halinde hakim dinlenilmesine, göz önünde bulundurulmasına karar verilebilir. Keza mahkemeye sunulmak istenen delil dilekçelerin değiştirilmesi aşamasından sonra elde edilirse taraf kusurundan kaynaklanmaması gerekmektedir. Mesela söz konusu delil dava açıldıktan sonra olan bir olaya ait olabilir veya karşı taraf bu delili bilip saklamış olabilir keza olay daha eskiye ait olmasına rağmen olay yeni ortaya çıkmış olabilir. Bu gibi durumlarda taraf kusuru söz konusu olamayacağından delil tahkikat aşamasında ileri sürülebilir. Sonradan delil sunma süresi tahkikat bitimine kadardır. Tahkikat aşamasının amacı sunulan delillerin incelenmesi ve değerlendirilmesi olduğu için tahkikat aşaması bitiminden itibaren dosyaya yeni delil sunulamayacaktır.
İstinaf Aşamasında Sonradan Delil Sunma
İstinaf aşamasında sonradan delil sunmak, mümkün değildir. Delil ibrazı yerel mahkemeye başvuru sırasında sunulur. Yeni delil olsa dahi birinci basamak mahkemenin tahkikat aşamasının son bulması halinde yeni delil gösterilemez. Dava açıldıktan sonra istenilen sonucun alınamaması halinde ve HMK md 341’de sayılan istinaf yoluna başvurulabilen kararlar adı altında sayılan bir karar alınması halinde dava istinaf kanun yoluna götürülür. Davanın istinafa götürülmesi için istinaf dilekçesi verilir. HMK md. 342’de sayılan istinaf dilekçesinin içeriğinde ‘’ delil ’’ kısmı yer almamaktadır. Yani soruşturma ve kovuşturmanın genişletilmesi yasağı burada da devam etmekte olup dosyaya yeni delil sunulamaz. Ancak istinafın çift başlı işlevi gereği yerel mahkemenin göz önünde bulundurmadığı delilleri göz önünde bulundurabilir, dinlemediği tanığı dinleyebilir, yapılmayan keşfin yapılmasına karar verebilir. Yani yeni delil sunulamaz ancak hakimin göz önünde bulundurmadığı, önemli görülmediği delilleri yerel mahkemeye zamanında sunmanız şartıyla istinafta tekrar değerlendirilmesini ve yeni bir karar verilmesini talep edebilirsiniz. Aynı durum temyiz aşaması içinde geçerlidir. Davayı temyiz ederken de tekrardan dosyaya delil eklenememektedir. Yargıtay dosyayı incelerken istinaf mahkemesi gibi incelenmeyen delilleri inceleyemez ve tekrardan karar veremez. Yargıtay sadece onama, düzelterek onama ve bozma kararı verebilir. Bundan dolayı temyiz aşamasında da sonradan delil sunulamaz.
Boşanmada Sonradan Delil Sunma
Boşanma davaları yazılı yargılamaya tabiidir. Bundan dolayı boşanma davalarında delil sunma dilekçelerle yapılır. Dilekçeye ek olarak mahkemeye sunulur. Yeni delil sunma ise HMK 145’te belirtilen ‘’…sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülmesi ilgili tarafın kusuruna dayanmıyorsa…’’ şartlara uygun olduğu sürece delil sunulabilir.
Unutulmamalıdır ki, dava açıldıktan sonra tarafların başkaları ile görüşmesi gibi vakıalar yeni Yargıtay kararları ile sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediği, kusur olarak dikkate alınmaması gerektiğini kabul edilmektedir. Yine de dosyaya elde edildikten sonra, tahkikat aşaması sona ermemişse ilgili delil dosyaya sunulabilir.
‘’…Dosya incelendiğinde, davacı erkek ıslah dilekçesi ile dava tarihinden sonra davalı kadının başka birisi ile imam nikahı kıydığını iddia etmiştir. Her dava açıldığı tarihteki hukuki ve maddi olgulara göre karara bağlanır. Nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında, “Her dava açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine ….” gerekçesine yer verilerek davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir Dava tarihinden sonra ortaya çıkan olayların ıslah yoluyla ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu nedenle hem TMK 166/1 hem de 161 maddeleri uyarınca yapılan yargılama sonucunda dava tarihinden sonra gerçekleşen olaylar dikkate alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir…” (2.Hukuk Dairesi, 01.03.2021 Tarih, 2021/61E.- 2021/1764K)
İş Mahkemesinde Sonradan Delil Sunma
İş mahkemeleri genel olarak basit yargılamaya tabii olmasından dolayı dava dilekçesi ve cevap dilekçesinin sunulmasının ardından soruşturma ve kovuşturma yasağını başlatılır. Bu noktada mahkemeye yeni delil sunma işlemi iki şekilde yapılabilir. Taraf ilk olarak HMK’nın yeni delil sunma başlıklı 145. madde gereğince: “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” Yeni delil sunabilir. İkinci olarak da iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağında bir defaya mahsus olmak üzere ıslah yapılabilir Ancak iş davalarında ıslah ile yeni delil sunma tavsiye edilemez. İşçinin alacağı davasında, dava nispi harca tabiidir. Özellikle işçinin alacağı tam olarak belirlenemediği bir durum söz konusuysa, başlangıçta yüksek harç ödememek taraflar davayı kısmı veya belirsiz alacak davası olarak açmaktadır. Islah işlemini tahkikat aşamasının bitimine yakın, alacak miktarını arttırmak için kullanmaktadır. Bu yüzden nisbi harca tabii davalarda direkt ıslah işlemi ile yeni delil sunmadan önce davanın belirsiz veya kısmi alacak davası olarak açılıp açılmadığı kontrol edilmelidir.
Delil Listesinde Belirtilmeyen Delil
Delil listesini açıklarken ‘vesair deliller’ ibaresini kullanmak her delili kullanacağımız anlamına gelmemektedir. Konuyla ilgili Yargıtay kararı:
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, 03.03.2017 tarih, 2015/2 E., 2017/1 K.
“6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde “sair deliller, her türlü deli, ve sair deliller” gibi ibarelerin bulunması halinde tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa “yemin teklifinde bulunma hakkını hatırlatamayacağına, 03.03.2017 günlü oturumda gerek ön sorun gerek esas hakkında üçte ikiyi aşan oyçokluğu ile karar verilmiştir.”
Kararda açıkça ifade edildiği üzere delil kısmına ‘ve sair’ ibaresi eklenerek delil listesinde belirtilmeyen her delilin sunulamayacağı açık olup genel kurul kararıyla sabittir. Dosyada iddia edilen her türlü vakanın dayanağı mutlaka dilekçenin sonunda yer alan deliller kısmına eklenilmelidir. Aksi takdirde delil listesinde belirtilmeyen delil re’sen gözetilmeyip, hakim tarafından göz önünde alınmayacaktır. Kullanılacak olan deliller arasında var ise, isticvap, tanık, yemin, bilirkişi, keşif, ses kayıtları, görüntü kayıtları, dava ile ilgili dosyaya eklenecek ilamlar, banka dokümanları, baz istasyonu kayıtları, ifade tutanakları, WhatsApp görüntü kayıtları, bono gibi eklenecek her türlü delil tek tek yazılmalıdır.
Tanık Listesinde Yer Almayan Tanık Dinletilmesi
HMK md. 240/2’de “Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.” şeklinde hüküm konulmasına karşın Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 145’te “… bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa…” ibaresi gereği söz konusu tanık, tanık listesinde yer almasa dahi geciktirme amacı taşımadan tanık dinleneceği gün mahkemeye tanık getirilebilir, hakim re’sen kabul ederse tanık listesinde yer almayan tanık dinletilmemesi için bir sebep bulunmamaktadır.
Yasal Süresi Geçtikten Sonra Delil Gösterme
Yasal süresi geçtikten sonra delil sunma usulü bir konudur. Delil ibrazının HMK’da düzenlenmiş bir süresı vardır. Söz konusu süreye uyulmadan delil sunulması usulü bir hatadır. Dilekçelerde ilgili delile dayandıktan sonra delili daha sonradan gösterileceği belirtilirse, hakim tarafından 2 haftalık kesin süre verilecektir. Bu süre içerisinde ilgili delilin sunulmaması sonucunda ilgili tarafın söz konusu delile dayanmaktan vazgeçtiği kabul edilir. Bu süre kesin süre olarak verilmezse ek süre talebinde bulunulabilir. Ancak kesin süre olması durumunda ek süre talebinde bulunulamayacaktır. İlgili delil bir an önce elde edilip süresi içerisinde mahkemeye sunulması gerekmektedir. Aksi halde sonradan delil sunulamayacaktır. Hakim re’sen sonradan sunulan delili dikkate almadan karar verecektir.
Delillerin Davayı Islah Ederek Sunulması
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunuda düzenlenen “iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” yasağı başlıklı 141. maddenin 2. fıkrasında “İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” denilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu yakın tarihli bir kararında ıslahı şöyle tanımlamıştır:
‘’… Eş söyleyişle, ıslah, iyi niyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur… (HGK. 2017/2281E.- 2021/1257K. 19.20.2021 T.)’’
İlgili kanunun devamında 176. Madde de ise ıslah işleminin kapsamı olarak “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Söz konusu usul işlemler kapsamında dava dilekçesi sunma kısmına girdiği için ilgili taraf davayı ıslah edip bir kereye mahsus olmak üzere tahkikat aşamasının bitimine kadar sunamadığı delilleri mahkemeye sunabilir. Tanık dinletilebilir, kullanılmayan zamanaşımı defii ileri sürebilir, davanın konusu kısmen veya tamamen değiştirilebilir. Tahkikat aşaması bitimine kadar dava ıslah edilebilir.
Yargıtay’a giden bir dosyanın bozulup geri yollanabileceğini söylemiştik. İlgili mahkemeye geri dönen dava onaylanır ve tahkikat tekrar başlatılması durumunda da ıslah kurumuyla tekrardan yeni delil sunulamaz.
‘’…O hâlde bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece Özel Dairenin 03.07.2013 tarihli ve 2013/6548 E., 2013/11453 K. sayılı bozma kararına uyulduğu belirtilerek ve bozmadan sonra ibraz edilen davacı vekilinin 02.06.2014 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yukarıda belirtildiği üzere Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 E., 1948/3 sayılı K. ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 E., 2016/1 K. sayılı kararları dikkate alındığında bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün olmadığından mahkemenin direnme gerekçesi hatalıdır… (HGK. 2017/2281E.- 2021/1257K. 19.20.2021 Tarih).’’
İlgili kararda da görüldüğü üzere, ıslah bozmadan sonra yapılamamaktadır. Islah ile sonradan delil sunma sadece birinci derece mahkemesinin, ilk defa baktığı dava konusu sırasında tahkikat aşaması bitmeden yapılabilir.
Kaynakça:
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu 03.03.2017 Tarih 2015/2 Esas 2017/1 Kararı
İyi bir çalışma olmuş, emeğinize sağlık.