Genel Olarak
İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen ve yargılamanın belirli bir düzen içinde yürütülmesi ve usul ekonomisi ilkesi gereğince gereksiz zaman ve emek kaybına neden olunmaması adına getirilen, tarafların ancak yargılama sürecinin belli bir kısmına kadar iddia ve savunmalarını ve dayandıkları vakıaları ileri sürebilmesine neden olan usul hukuku kuralıdır. İddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı gereğince hem davalı hem de davacı taraf yargılamanın belli bir kısmından sonra, yargılamanın gidişatını etkileyerek iddia ve savunmalarını değiştirip genişletemez. Bu hususta söz konusu yasak ile beraber hukuki dinlenilme hakkının ihlâl edildiği gündeme gelebilir. Ancak dilekçeler teatisi aşamasında, özellikle yazılı yargılama usulüne tabi davalarda, tarafların dilekçelerinde diledikleri gibi iddia ve savunmalarını değiştirip genişletebildikleri ve yargılamanın bir düzen içerisinde yürütülebilmesi göz önüne alındığında bu yasağın HMK 27’ye aykırılık teşkil etmediği açıktır.
Özellikleri Nelerdir
İddia ve Savunmanın Genişletilmesi Yasağı Amacı ve Teksif İlkesi
Medeni usul hukukunda yargılamaya hakim olan ilkelerden biri de “teksif ilkesi”dir. Teksif ilkesi; dava malzemelerinin belirli bir süre içinde mahkemeye getirilmesini öngören usul hukuku ilkesidir. Medeni usul hukukunda tasarruf ilkesi ve taraflarca getirilme ilkesi kapsamında dava malzemelerinin mahkemeye taraflarca getirilmesi esastır ve mahkeme tarafların getirdikleri ile bağlıdır. Tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmaların ise dava malzemesi olduğu açıktır. Bu hususta, tarafların dava malzemelerini belirli bir süre içinde mahkemeye getirmesi koşulu ile iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı arasında bir ilişki bulunduğu söylemek mümkündür. Özetle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı teksif ilkesinin doğal bir sonucudur.
İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı amacı konusuna değinecek olursak; Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenen bu yasak ile, tarafların iddia ve savunmalarını dayandırdıkları ve davanın temelini oluşturan çelişkili vakıalar ile bunlarla ilişkili hususların nelerden ibaret olduğu, neye göre yargılama yapılacağı, yargılama sonucu istenilen hukuki durum ve talepler hakkında mahkemenin ve tarafların davanın başında bilgi sahibi olması amaçlanmıştır. Bu durum, yasak sonucu yargılama sürecinin bir düzen içinde yürütülmesi için oldukça önemlidir. Zira, yasağın olmadığı ve tarafların diledikleri gibi iddia ve savunmalarını değiştirip geliştirebildikleri varsayımında taraf ve mahkeme usul işlemlerinin gereksiz yere yapılmış olması sonucu doğabileceği gibi, yargılamanın sürekli uzayarak emek, zaman ve para israfına neden olabileceği ve usul ekonomisine aykırılık teşkil edeceği açıktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/422 E. 2018/1024 K.
“…Dava malzemesinin başlangıçta yığılması olarak da ifade edilen teksif ilkesine göre ise taraflar, iddia ve savunmalarını, yargılamanın belirli bir aşamasına kadar ileri sürmek durumdadırlar; bundan sonra kural olarak, yeni bir vakıa getirilemez…”
Yasağın Kapsamı
HMK iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı madde 141’de düzenlenmiştir. Söz konusu bu madde gereğince tarafların cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde gösterdiği vakıaları değiştirmesi ya da bu dilekçelerde gösterilmiş vakıalara yeni bir vakıa eklemesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı ihlâli anlamına gelir. Dolayısıyla dilekçeler teatisinin tamamlanıp ön inceleme aşamasına geçilmesi ile iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı başlayacaktır.
Peki iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamına neler girmektedir?
İddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamını belirlerken davacı ve davalı açısından kapsamı belirlemekte fayda vardır. Zira, davacı için iddianın genişletilmesi yasağı söz konusu olacakken davalı açısından savunmanın genişletilmesi yasağı söz konusu olacaktır.
Davacı Açısından İddianın Genişletilmesi Yasağı
İddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı davacı açısından incelendiğinde bu yasağın “talep sonucunu” ve “vakıaları” kapsadığı görülmektedir. Bu durumda talep sonucunun ve vakıaların değiştirilip genişletilmesi iddianın genişletilmesi yasağı kapsamına girmektedir.
Örneğin, davacı tarafın talep sonucunu arttırması, davaya yeni vakıalar getirmesi ya da talep sonucunu değiştirmesi kural olarak yasağın ihlaline sebebiyet verecektir.
Ancak belirtmek gerekir ki vakıaların hepsinin iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamına girdiğini söylemek mümkün değildir. Yasak başladığı anda mevcut olan vakıaların değiştirilmesi ve genişletilmesi yasak kapsamındadır. Bu nedenle vakıalar açısından önemli olan dört hususa değinmek gerekir. Aşağıda belirtilen hususlar iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamına girmemektedir:
- Resen araştırma ilkesinin uygulandığı iş ve davalar yasağa dâhil değildir. Örneğin; soy bağının reddi davası.
- Dava dilekçesinde ileri sürülmüş vakıaya dâhil olan veya ileri sürülmüş olan bu vakıanın delili niteliğindeki vakıalar, yasak kapsamına girmemekte ve belirli bir süre ile sınırlı kalmaksızın yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilmektedir. Örneğin, trafik kuralının ihlali nedeniyle bir zararın meydana geldiği bir davada, ihlalin mobese kayıtları ile ispatlanacağının dava dilekçesinde belirtilmesi şartı ile, kayıtlardan elde edilen verilerle aracın hızının ileri sürülmesi mümkündür ve yasağın ihlaline neden olmaz.
- Herkesçe bilinen (meşru ve maruf) vakıaların yargılama sırasında ileri sürülmesi yasak kapsamında değildir. Buradan anlaşılması gereken bilinebilmesi mümkün vakıalardır.
- Sonradan ortaya çıkan vakıalar iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı içerisinde değildir. Örneğin; anlaşmalı boşanma davasında davalı tarafın dava açıldıktan sonra aldatması.
- Vakıaların azaltılması yasak kapsamında değildir.
Talep sonucu açısından ise, hâkimin talepten başkasına hükmedebileceği hallerde (ör: boşanma yerine ayrılık kararı verilmesi) talebin değiştirilmesi iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında değildir. Dolayısıyla yasak kapsamına girebilmesi için talepten başkasına hüküm verilme imkânı olmamalıdır. Ayrıca talep sonucunun daraltılması da yasağı ihlal etmeyecektir. Bu hususta sadece talebin genişletilmesi yasak kapsamındadır. Örneğin, dava dilekçesinde belirtilmediği halde faiz veya tazminat talep edilmesi.
Davalı Açısından İddia ve Savunmanın Genişletilmesi Yasağı
Yasağın davalı açısından sonucu ise savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağıdır. Buna göre davalının ikinci cevap dilekçesini vermesi ile yasak başlayacaktır. Davalının savunma sebepleri “usule ilişkin savunma sebepleri (ilk itirazlar ve dava şartları)” ve “esasa ilişkin savunma sebepleri (def’iler ve itirazlar)” olmak üzere ikiye ayrılır. İlk itirazlar ve dava şartları özel düzenlemelere tabi olduğundan yasağın kapsamında değildir. Ancak esasa ilişkin savunma sebeplerinden olan def’iler ve itirazlar yasağa dâhildir. Fakat bu noktada belirtmek gerekir ki itirazların dava dosyasına usulüne uygun olarak girmesi ve dava dosyasından anlaşılabilmesi gerekmektedir. Zira HMK 33 gereğince hâkim, Türk hukukunu resen uygular.
Yasak Kapsamına Girmeyen Diğer Hususlar
Medeni usul hukuku söz konusu yasak konusunda kendi özel düzenlemelerinin varlığından ötürü bu kapsama girmeyen haller vardır. Bunlardan ilki delillerdir. HMK 140/5’e göre dava ve cevap dilekçesinde belirtilen delillerin ön inceleme duruşmasına kadar sunulması gerekmektedir. Süresinde ileri sürülmemesinin sonuçları ise ayrıca düzenlenmiştir (HMK 140/5, 145).
İkincisi ise hukuki sebebin değiştirilmesidir. Hâkimin Türk hukukunu resen uygulaması sebebiyle (HMK 33) davacının hukuki sebebi değiştirmesi iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı ihlaline sebebiyet vermeyecektir.
Diğer yandan dava ve cevap dilekçesindeki maddi hataların düzeltilmesi de karar verilinceye kadar (HMK 183) her zaman mümkün olup yasak kapsamında değildir.
Bunun yanında, vakıaların azaltılması kural olarak her zaman mümkündür.
Belirtilmesi gereken bir diğer husus ise talep sonucunun azaltılmasıdır. Bu noktada ikili bir ayrım yapmak gerekir. Talep sonucunun azaltılması davanın geri alınması anlamında ise HMK 123 gereğince karşı tarafın açık muvafakati gerekmektedir. Ancak feragat ile talebin daraltıldığı hallerde iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı söz konusu olmayacaktır.
Tarafta iradi değişiklik ise HMK 124 şartlarına tabi olup ancak karşı tarafın açık muvafakati ile mümkündür. Dolayısıyla yasak kapsamına girmemektedir.
HMK İddia ve Savunmanın Genişletilmesi Yasağı Ne Zaman Başlar?
Örneğin X kişisinin Y kişisine açtığı 15.000 Türk Lirası alacağı için açtığı davada, Y kişisi davaya cevap vermemişse, X kişisi mahkemeye vereceği bir dilekçe ile alacağın miktarını arttırarak 20.000 Türk Lirasına çıkarabilir mi?
HMK iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağının başlangıç anı davanın hangi yargılama usulüne tabi olduğuna göre değişmektedir.
Yazılı Yargılama Usulünde Yasağın Başlangıç Anı (HMK 141)
Yazılı yargılama usulüne tabi bir davada yasak kural olarak dilekçeler teatisinin tamamlanması ile başlar. Dolayısıyla davacı açısından cevaba cevap; davalı açısından ise ikinci cevap dilekçesinin verilmesiyle taraflar iddia ve savunmalarını değiştirip genişletemezler. Peki, davalının cevap vermemesi ihtimalinde yasak ne zaman başlayacaktır? Bu durumda HMK 128’de de belirtildiği üzere davalı, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacak ve ikinci dilekçeler söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla davacının cevaba cevap dilekçesi vermesi mümkün olmayacağından davalının cevap süresinin sona ermesi iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı başlayacaktır. Davalının cevap dilekçesi verip davacının cevaba cevap dilekçesi vermemiş olması ihtimalinde ise davacı açısından yasak cevaba cevap süresinin sona ermesiyle başlayacaktır.
Basit Yargılama Usulünde Yasağın Başlangıç Anı (HMK 319)
Yazılı yargılama usulüne tabi bir davada tarafların ikinci dilekçelerini vermeleri mümkün iken basit yargılama usulünde sadece dava dilekçesi ve cevap dilekçesi söz konusudur. Bu nedenle basit yargılamada iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı konusunda; davada dilekçeler teatisi, davacı açısından dava dilekçesinin verilmesi ile; davalı açısından ise cevap dilekçesinin verilmesi ile tamamlanacak olduğundan bu noktadan sonra iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı başlayacaktır.
Ön İnceleme ve Tahkikat Aşamasında Yasağın Durumu
İddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı ıslah ön inceleme konusunda, ön inceleme aşamasında iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilemeyeceğiyle ilgili olarak 7251 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik ile daha önceden taraflardan birisinin ön inceleme duruşmasına mazeretsiz gelmemesi ihtimalinde, gelen tarafın iddiasını ve savunmasını değiştirip genişletebilme hakkı ortadan kaldırılmıştır. Buna göre dilekçeler aşamasının tamamlanması ile iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı başlayacak olup tarafların ön inceleme aşamasında iddia ve savunmalarını değiştirmesi kural olarak yasaktır. Yargılamanın bir diğer aşaması olan tahkikat aşamasında da aynı durum geçerlidir. Kural olarak tahkikat aşamasında iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi mümkün değildir. Ancak istisnai olarak bu aşamalarda yasağı aşmanın birkaç yolu mevcuttur.
İddia ve Savunmanın Genişletilmesi Yasağı İstisnaları
Kural olarak yasak başladıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarında değişiklik yapamazlar. Ancak bu durumun istisnaları vardır.
- Karşı Tarafın Muvafakati/Rızası
HMK 141/2’e göre karşı tarafın muvafakati ile taraflar iddia ve savunmalarını genişletebilirler. Ancak belirtmek gerekir ki muvafakatin açık bir şekilde, kayıtsız ve şartsız olarak verilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla açık muvafakat niteliği taşımayan susma gibi davranışlar bu noktada rıza olarak değerlendirilemez.
Taraflardan birinin iddia veya savunmasını değiştirme veya genişletme talebinde bulunması halinde hâkimin davayı sevk ve idare görevi gereği, karşı tarafa rızasının olup olmadığını sorması gerekir. Karşı tarafın açık bir şekilde muvafakat etmediği hallerde ise talebi reddederek yargılamaya devam etmesi gerekir.
- Islah
Karşı tarafın davanın genişletilip değiştirilmesine açık muvafakat vermemesi halinde talep sahibi taraf, ıslah yoluna başvurabilir. Buna göre ıslah talebinde bulunan taraf, dilekçeler aşamasının tamamlanmasından tahkikatın sonuna kadar davasını ıslah edebilmektedir. Islah talebi ise duruşma sırasında sözlü veya yazılı olarak; duruşma dışında ise yazılı olarak mahkemeye bildirilerek yapılır. Ancak taraflar yargılama süresince ıslah kurumuna yalnızca bir defa başvurma hakkına sahiptir.
HMK’de davanın ıslah edilmesi ile beraber bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağı ifade edilmiştir. Ancak ıslah ile beraber bütün usul işlemlerinin geçersiz sayıldığını söylemek doğru değildir. Islah ile ileri sürülebilecek işlemler yalnızca iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamına giren usul işlemleridir. “Dava konusunun devri”, “tarafta iradi değişiklik”, “deliller” ve “hukuki sebep” in ıslahın kapsamına girmediği açıktır. Zira dava konusunun devri sonradan ortaya çıkan bir vakıa olup yasağın kapsamına zaten girmemektedir. Tarafta iradi değişiklikte ise, davaya sonradan katılan tarafın savunma sebeplerini ileri sürebilmesi hukuki dinlenme hakkının bir gereği olduğundan ıslah ile alakası bulunmamaktadır. Ayrıca sonradan delil gösterebilmek için de ıslah yoluna başvurulamaz. Çünkü sonradan delil gösterilmesi kendi özel şartlarına bağlanmıştır (HMK 145). Gösterilen hukuki sebebin değiştirilmesi de ıslahla ilgili olmayıp HMK 33 gereği hâkimin görevi kapsamındadır.
Kanun Yollarında Yasağın Durumu
Islah kurumuna yasağın başlangıcından tahkikatın sonuna kadar başvurulabileceğini belirtmiştik. Zira tarafların iddia ve savunmaları mahkeme tarafından bu aşamada incelenecektir. Yasağın başlangıcından önce ıslaha başvurulmasında ise hukuki yararın olmadığı açıktır. Peki kanun yollarında ıslaha başvurmak mümkün müdür?
- İstinaf aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı – istinafta iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı
Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından yapılan istinaf incelemesinde HMK 355’te de belirtildiği üzere istinaf dilekçesi ile sınırlı olmak üzere bir inceleme yapılmaktadır. Bu nedenle istinaf aşamasında sınırlı bir tahkikatın yapıldığına şüphe yoktur. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 357.maddesi gereği istinaf kanun yolunda ıslaha izin verilmemiştir. Dolayısıyla bu aşamada iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı geçerli olup ıslaha başvurmak mümkün değildir.
- Yargıtay aşamasında yasağın durumu
Yargıtay kanun yolunda yasağın geçerli olup olmadığı, Yargıtay bozma kararından veya İstinaf kaldırma kararından sonra dosyanın ilk derece mahkemesine dönmesi halinde yapılan tahkikat sırasında ıslaha başvurulup başvurulamayacağı konusu yıllarca tartışılmıştır. Ancak 7251 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile HMK 177’ye bir fıkra daha eklenmiştir. Eklenen bu fıkra ile kanun yollarından geçerek ilk derece mahkemesine gönderilen dosyada tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla, eklenen bu fıkranın, Yargıtay aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı istisnası olan ıslahın yapılıp yapılamayacağı ve maddede belirtilen “hukuki durumun” ne olduğu konusunda yeni tartışmalara sebebiyet verebileceği söylenebilir.
İddia ve Savunmanın Genişletilmesi Yasağı Yargıtay Kararları Örnekleri
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2017/13133 E. 2018/10920 K.
“…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def’inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı def’i dikkate alınmaz…”
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 2017/6098 E.2018/2609 K.
“…Davacının, başlangıçta kısmi dava açması durumunda dahi alacağının dava dışı kalan kısmını aynı dava içerisinde talep etmesi talebin genişletilmesi olarak kabul edilecektir. Yasak kapsamına, davanın açıldığı sırada mevcut olan vakıalar dâhildir. Davanın açılmasından sonra ortaya çıkan yeni vakıaların ileri sürülmesi bakımından bir yasak söz konusu olamaz. Zira bu vakıaların dava açılırken ve cevap verilirken ileri sürülmesi imkânsızdır…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2016/24092 E. 2018/10547 K.
“…Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere; tarafların karşılıklı dilekçelerini verdikleri aşamada, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan uyuşmazlığın genel çerçevesi içinde iddia ve savunmalarını değiştirebilecekleri kabul edilmiştir. Şüphesiz bu imkân, sadece cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi için söz konusudur. Bu dilekçelerden sonra, hangi ad altında olursa olsun verilecek dilekçeler, sınırlama ve yasak kapsamında kabul edilmelidir…”
Yargıtay HGK, 2018/660 E. 2020/947 K. 25.11.2020 T.
“…taraflar arasında nafaka ve tazminat talepleri yönünden uyuşmazlık olduğu hususu ön inceleme duruşma tutanağı ile tespit edilmesi hâlinde bu talep hakkında olumlu olumsuz karar verilebileceği, aksi takdirde taraflar arasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmeyen konularla ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği, bu bağlamda bu taleplerin tahkikat aşamasında ileri sürülmüş olmasının iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi niteliğinde olduğu…”
Kaynakça
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Madde Gerekçeleri
Yargıtay Kararları
Atalı/ Ermenek/ Erdoğan, Medeni Usul Hukuku
Pekcanıtez, Medeni Usul Hukuku
Çok teşekkür ederim.
Gayet faydalı ve güzel bir çalışma olmuş başarılarınızın devamını dilerim.
Teşekkür ederim.
güzel bir içerik. İnsanları bilgilendirmek güzel bişey 🙂
Teşekkür ederim. İyi okumalar.
Teşekkür ederim.
Kaliteli bir çalışma olmuş. Tebrikler
tebrik ederim, bilgilendirici bir çalışma.
Teşekkür ederim. İyi çalışmalar.
Teşekkür ederim, iyi okumalar.
Teşekkür ederim. İyi okumalar dilerim.
Teşekkür ederim. Faydalı olduysa ne mutlu bana.
Akıcı bir dil kullanılmış. Emeğine sağlık
Detaylı ve güzel bir çalışma olmuş, emeğinize sağlık ??
Net bir şekilde konu hakkında bilgilendirme yapmışsınız.emeğinize sağlık,başarılar.
Faydalı bir çalışa olmuş. Tebrikler.
Teşekkür ederim. İyi okumalar.
Akıcı bir anlatımla güzel bir çalışma olmuş, tebrik ederim ?
Teşekkür ederim. İyi okumalar.
Güzel bir çalışma olmuş, emeğinize sağlık.